maziden biR saRı
Değiştin, değişiyorsun. Unuttun mu beni çoktan? Unutuyor musun hala?
Okuyor musun sana yazdıklarımı? Yeni öğrendiğin sözcüklerimi cümle içinde kullanıyor musun mesela?

“Seni istiyorum” demiştim.
“Ben böyleyim” deyip gitmiştin sonra.
Arkana bir kez olsun dönüp bakmayışın mıydı acıtan, elimi sımsıkı tutmayışın mıydı bilemeyeceğim hiçbir zaman?
Değiştin, değişmişsin bugün gördüm. Bir zamanlar “var”dın. Şimdi; “hiç yoktun.”
Çoktan yakılmamış olsa gemiler, silinmemiş olsa dijital hafızalar bir “alo” yeter belki. Yıkılan köprüler onarılmaz artık ama karşı kıyıdan seslensen bana, ben el sallasam nehrin bu tarafından. Görünce sevinsem. Uzakta olsan, orada olsan, “ol”san.
Korkma! Artık bütün hisler miş’li geçmiş zamanın hikâyesi. Artık sadece ince bir sızı var soru işareti konmamış o cümlenin sonunda. Yeni bir sayfa açmak zor. Kalın bir çizgi çektim biten cümlelerin ardından. Bir sürü yeni paragrafa başladım sayfanın en ortasından.
Değiştim ben de değişiyorum. Unuttum seni çoktan demem, zaman zaman anımsıyorum...
oysa senin için çalsın isterdim bu şarkı...