pulsuz dilekçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pulsuz dilekçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe, Temmuz 03, 2008

zevzek mavi

Seni aramıyor sormuyorsam bu senden vazgeçtim demek değildir der Kayahan amca bir şarkısında. Kendisine amca dediğimi duysa kızar belki ama olsun haberi olmaz nasıl olsa. Düşündüm de düşünmedim aslında şimdi karar verdim “vazgeçmek” de benim süpersonik filler listemde yer alabilir. 'Özlem' gibi, 'tutku' gibi, (tutku bir fiil değil farkındayım) 'aşk' gibi, 'gel' gibi, 'gitme' gibi, 'kal' gibi, 'istiyorum' gibi, inanıyorum gibi.

Yakışıklı bir adam bunlardan herhangi birini cümle içinde kullandığında beni kolayca tavlayabilir mesela. Hatta yakışıksız bir adamda yapabilir bunu. "benden vazçeme", "senden vazgeçmem" , "seni özledim", "zeynep gel", "fazla uzağa gitme", "sakın bana aşık olma"...Örnekler çoğaltılabilir. Çok zor değil yani.
“Hey adamım, ben senin bildiğin o kolay kızlardan biriyim aslında, kapiş”
Bi’adama böyle söyleyince dumur olur mu acaba? Bilemiyorum tabi. Haddinden fazla alkol almadığım sürece de öğrenemem. Cumartesi gecesi dibe vurasım var aslında. Şöyle zil zurna. Lakin herkes çoktan plan yapmış hafta sonu için. Kimse benimle içmeye gelmiyor. Yalnız da içerim içmesine ama benim içmekten çokd eli deli sayıklamak niyetim. Yani beni sarhoş kafayla çekecek birileri lazım yanıma. Çalışmıyor olsam İzmir’e kaçacaktım aslında. Öff. Güya mübarek gece, ben oturup 2 satır dua edeceğimi ne içsem de sarhoş olsam, kimle içsem planları yapıyorum ya benden bi’cacık olmaz anacım.

Telefonumda bik bik ötüyor yine, şarjı bitmiş güya. Ondan da bi’cacık olmaz artık. Sürekli bir kendi kendine kapanma halleri, bir anda mavi ekran vermeler, son aranılan numaraları göstermemeler falan. Ben de yorulduğunu düşünerek akşamları kapatıyorum kendisini. Ben üni.deyken ona "Cezmi" derdim, artık sadece telefon diyorum ona bozuluyor olabilir. Ne zaman kapatsam bi’şeyler kaçırıyorum. Geçen Cuma kapadım mesela sabah işe gitmeyi unuttum. Cumartesi gecesi yine kapalıydı M.S aramış gecenin üçünde, 3 kere, sonra da mesaj atmış “kim bilir ne güzel uyuyorsundur şimdi” diye. Sabah sabah sinir oldum. Cürete bak! "Sen bana hiç bi'zaman o kadar yakın olmadın ki denyo" dedim kendi kendime ama sonra tuttum “bu saatlerde de sen sızmış olmalısın gece epey içmişsin anlaşılan” yazdım. Çat diye cevap verdi geri. Uyumuyormuş, üstelik hiç içmemiş-miş, izmir’deymiş ve aklına ben gelmişim aramak istemiş-miş. Bunca aydan sonra hiçbir şey olmamış gibi, çekip giden o değilmiş gibi “aklıma düştün” diye nasıl da rahat çıkıyor ortaya. Güzel bi’şi aslında. Benden fellik fellik kaçan bir adamı düşünüp durmaktansa, ısrarla arayıp soran bir adamı düşünüp durmak daha akıllıca olabilir. Denemek lazım. Hafifçe araladım kapıyı. O aralıktan belki biraz serinlik dolar yüreğime. Bir umut işte.



Of, bu şarkı amma arabeskmiş ya, direk damardan yahu. Allaam sen bu mübarek gece de bana daha elit bir müzik zevki ihsan eyle yarabbim. Amin!
Yok vazgeçtim o zevke sahip bir sevgili niyaz eyle. Veladdalin amin!

Allaam sen bana bakma, ama kendi bildiğini de okuyup durma, bak şu mübarek gecede istirham ediyorum senden azıcık normal bir hayatım olsun benim de. Çok şey mi yahu? Bi’el atıversen fena mı olur?

Read more...

Pazartesi, Haziran 02, 2008

mızıkçı mavi

Dear God, Sevgili Allah, Pek muhterem Yehova,

Ya da adın her neyse, hangi dili konuşuyorsan, nerede yaşıyor ya da yaşatılıyorsan. Sen orada çok eğleniyor olabilirsin, dışardan bakınca eğlenceli göründüğüne hiç şüphe yok zaten. Lakin biz bile insanoğlu olarak döner tekerleğe koyduğumuz farelere arada bir izin veriyoruz, bir durup soluk alıyorlar. Nedir senin bu dur durak bilmez oyunların? Ne yani amacın? Nereye varmaya çalışıyorsun?

Tamam, büyüksün anladık, eyvallah. Hep senin dediğin oluyor bunu da biliyoruz. Madem eninde sonunda o malum amaca varacağız, bunca oyun, bu kadar dolambaçlı yol niye.

Tamam, seni yeterince tanımıyor olabilirim. Gönderdiğin bütün kitapları okumuş da değilim. Zaten hiçbir yazarın tüm kitaplarını okumuş değilim. Ayrıca yeri gelmişken belirtmek isterim ki, kitaplar arasında ki üslup farkı da fazlasıyla dikkat dağıtıcı. Hiç aynı kalemden çıkmış gibi değiller ama neyse konumuz şimdi bu değil.

Diyeceğim şu ki, tadı kalmadı artık. Valla bak. Ne tahammül, ne zekâ, ne inanç ne ait olma huzuru, güveni… Hiç biri anlamlandıramıyor olup bitenleri. Zaten bi’bok olduğu da yok. Farkında olduğun üzere aynı çemberde dönüp duruyorum. Hayır, madem olmuyor ve olmayacak bu heveslendirme niye. İşte, aşkta, evde. Her yerde bir gösterip de vermeme durumu yaşatıyorsun bana. Mütemadiyen.

“Hah” diyorum “tamam ya, bir adım attık nihayet ortak bir zeminde uzlaştık, onlar beni anladı ben de biraz onların huyuna gideceğim, hepsi bu işte.” GÜM!

“Ah” diyorum “bu sefer oldu galiba, nihayet aynı dili konuştuğum biri çıktı karşıma, zırhların ardında ki bana dokundu birileri, evet evet ben de âşık oldum galiba.” ÇAT!

“Bak” diyorum “Büyük bir potansiyelim var ve bunu burada açığa çıkarabilirim. Biraz zaman alacak ayrık otlarının arasından sıyrılmak ama olsun, buna değecek, gerçekten hak ederek çıkacağım yükseklere” PAT!

Başka ne kaldı zaten hayatta. Yemek? İçmek? Çalışmak? Seks? İyi müzik? Güzel şarap?

Hayır basıp gideyim desem, gidecek yer yok anasını satayım, bütün yollar sana çıkıyor. Bi’de öyle pis kurallar koymuşsun ki, hakkaten onlarca yıl bu kurallara rağmen senin takımında olanlara şaşıyorum doğrusu. Yani tamam, top senin istediğin saatte gelir oyunu başlatırsın ama el insaf yahu. 6 milyar adam!

Bak sana bi’şey diyim mi? Aha ezan’da okuyor. Yatsı olmalı bu okunan. Ben asıl sabah ezanını severim bunu da bilirsin. Neyse diyeceğim şu ki, rahmetli dedemin hatırına kalitemi bozmuyorum sana karşı. Çok sevdirdi seni bana, küçüktüm o zaman çok inandım büyüklüğüne. Her şeye kadir olduğuna. Bir şeyi senden ve yürekten istersem yapacağın(m?)a. Hatta bi’kere lunaparka gitmeyi çok istedim hatırlıyor musun? O akşam lunaparka gittik beraber. Dedem gencecikti, annem ve babam çocuk denecek yaşta. Ben minik bebe. Atlıkarıncada iki avucumu açıp teşekkür ettim sana onu da hatırlıyor musun? Annem ellerimi bıraktım diye kızdı hani oyuncaktan inince.

Mektubuma burada son verirken “ben artık oynamıyorum” demeyi çok isterdim. Amma velâkin ben atlıkarıncaya bindiği için varlığına inanabilen o küçük aptal kızım hala…

Sevgi, selam, saygı hiç bi’şey yok sana. Sen bana biraz umut yollayana kadar küsüm işte. Ne halin varsa gör.

Read more...

Cuma, Eylül 07, 2007

Resmi gRi

To whom it may concern,

("sayın yetkili" istediğim etkiyi yaratmıyor o bakımdan)

Tam toparlandık derken son dakikada her şeyi karman çorman etmiş bulunuyorum. Tarafıma en kısa sürede tam yetkiyle donatılmış bir adet düş işleri bakanı ve ona bağlı hizmet verecek kariyer planlamasından sorumlu bir müsteşar gönderilmesini talep ediyorum.
Aksi takdirde mevcut kurallarınıza karşı gelmek zorunda kalacağımı ve olacaklardan sorumluluk kabul etmediğimi bildirir,

Gerekli işlemin ivedilikle yapılmasını saygılarımla arz ederim.

Adres
Tarih
Ad-Soyad
İmza

Read more...
doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP