boğaz mavisi
Evde bilgisayar başında geçen yağmurlu bir cumartesinin ardından, özlenen bir arkadaşla geçen sıcacık bir pazar... Bu şehrin her iki yakasında da ansızın çalabileceğim kapıların olduğunu bilmek, tüm dünyada ansızın gidebileceğim yerler olduğunu bilmekle eş anlamlı benim için.Nasıl demeyin, açıklayamam bunu.
Aynı ülkede aynı şehirde ama farklı kıtalarda yaşayan birilerini özlüyorum mütemadiyen. Ama hep biliyorum oralarda bi’yerlerde, bıraktığım yerde bulacağım insanların olduğunu. Vapurdan indiğimde gördüğüm gülen yüzden bi’kez daha anlıyorum bunu. Sıkı sımsıkı sarılıyoruz.
-“Seni özledim” diyorum gözlerinin içine bakarken. Bıraktığım gibi ışıl ışıl pırıl pırıl gözleri. Kocaman bi’kahkaha patlıyor;
-“Sevgilin zaten sevmiyor beni, böyle söylediğini duyarsa iyice gıcık olur bana. Ayrıca bunu da duymasın sakın; ben de seni çok özledim”
Ne çok olmuş görüşmeyeli, haberi bile yok.
-“O da sevdiği insanlarla görüşür bundan böyle, ben seni seviyorum ve seni özledim var mı bi’sakıncası”
-“Heyt be! işte benim arkadaşım, 10 dakika sonra arayınca sorar ama 'kiminlesin' diye”
-“Aramaz, arayamaz, aramayacak, dolayısıyla soramaz”
Işıl ışıl gözlerine gri bir perde iniyor sanki oysa ben gülüyorum hala.
-“Üzülmemekle en iyisini yapıyorsun, hiç bi’ilişki 800 km.ye karşı gelemezdi.”
-“Ya anneyle çocuğunun ilişkisi?”
-“Anne ile çocuğunun arasında ki bir ilişki türü değil, kutsal bir bağ, ama çocuklar annelerinden vazgeçebilir 800km sonra.”
Bunu seviyorum işte, O’nu da bu yüzden seviyorum. Bıraktığım yerde bulabildiğim için, diyolaglarımız “ee daha neler yaptın bakalım”la tıkanmadığı için, ilişkimizi sıraya koymak zorunda kalmadığım için, 'en son o beni yemeğe davet etmişti şimdi benim onu çağırmam lazım' ya da 'en son ben mesaj atmıştım şimdi onun araması lazım' dedirtmediği için.
Dünyada görülebilecek en güzel manzaralara karşı oturuyor, kahvaltı ediyor, kahve içiyor, sohbet ediyoruz. Akan suyu kocaman bir nehir sanan turistlere inat, iki kıtayı birleştiren köprünün hikayesini anlatıyoruz birbirimize, bilmediğimiz ne çok şey var yeryüzünde.
“Bi’gün piramitleride göreceğim” deyince “biliyorum” diyor “kart atacaksın oradan bana.”
Yıllar sonrasına verilmiş ne çok sözüm var, 10. evlilik yıldönümlerinde sürpriz yapacağım mesela çocukluk arkadaşıma, 40. yaşını kutlayan bir sms için sözüm var bir değerine, o bile unutmuştur ısmarladığı mesajı, 10 yıl sonra bir telefon konuşması yapacağım, Newyork’ta sosisli yiyecek, Soho’da jazz dinleyeceğim ve Mısır’dan atılacak bir kartım var... Ama sonunda yine bu iki yakası biraraya gelmeyen şehre döneceğim. Kızkulesinde bir kadah şarap içecek ve “iyi ki...” diyeceğim “iyi ki...”
Haydi bakalım,
işim çok yolum uzun, müsadenizle =)
0 akıllı çıkaramadı:
Yorum Gönder