Pazartesi, Mayıs 12, 2008

inadına mavi


Ohh bitti nihayet!

Artık bi’daha kolay kolay tema değiştireceğimi hiç sanmıyorum hem de hiç! Ne html bilirim ne sayfa tasarımından anlarım, bir de css midir nedir öyle bir zımbırtı varmış ki akıllara zarar.
Anladım ki bu iş benim boyumu hayli hayli aşıyor. Bu kadar pipirikli, detaycı ve meraklı bir insan olarak bu hale getirdiğime şükrediyorum valla. Üstelik hala bence düzeltilmesi gereken bir sürü yeri var, bi’kere başlık havada kaldı öylece, onun resmin alt tarafında durması gerekiyor yalnız bir türlü beceremedim. Tıklanan linklerin rengi, başlıklardaki Türkçe karakter uyumsuzluğu, etiketlerdeki küçük büyük harf uyumsuzluğu ve daha benim fark etmediğim kim bilir kaç şey var. Ama artık sıkıldım bilmediğim bir dili çözmeye uğraşmaktan, yeni olayımız aşağı yukarı budur efenim, arz ederim.
Hoş çoğunuz benim dün akşamki uykusuzluğumdan istifade deneme yazısını da readerlarınızdan okudunuz ya o yazıdan dolayı bu dönüş kimseleri şaşırtmayacak muhtemelen.

Neyse. Zaten niyetim, amacım ortadan kaybolmak sonra tekrar ortaya çıkıp cöö yapmak falan değildi benim. Unutmam ve unutulmam gerekiyordu bu yüzden sonsuz maviyle minik bir virgül koyduk sayıklamalara. İnadına maviyle deli dizgin başlıyoruz tekrar.

Arada geçen zamanda hep yazdım başka başka yerlerde aslında. Emektar defterler, gizli günlükler yetmedi hatta yine bir blogger olarak yazdım savurdum cümlelerimi internetin uçsuzluğuna. Çünkü benim için öyle bir hale gelmiş ki buralara yazmak başka türlü bir yazım şekli artık yetmemeye başlamış. Başıma gelenleri, içimden geçenleri defterlere yazıp kapaklarını kapattıkça onları oraya hapsediyorum sanki. Oysa buralara bir yere yazdıkça benden çıkıyor cümleler. Sonsuzlukta bi’yerlerde kaybolup gidiyor, daha çabuk unutuluyor. Sırf böyle hissettiğim için bir başka blog penceresinden savurdum cümlelerimi sonsuzluğa. Şıp diye eliyle koymuş gibi daha ilk günlerden bulanlar, yorum bırakanlar oldu. Hiç birini yayınlamadım ve cevaplamadım da çünkü orası benim için aslında gizli bir sığınaktı. Eleştirilmeye, akıl almaya, doğruyu aramaya, sorgulamaya halim yoktu ve her cevap yeni bir kapı açacağı için yazılanları aldım, cebime koydum üzerine düşündüm ve öylece bıraktım. Değerli fikirlerini paylaşan herkese teşekkür ediyorum.

Bir de günaşırı gelip baktığı halde hiç sesini çıkarmayanlar oldu. Onlara ne desem diye çok düşündüm, bulamadım. Benimle sessizliği, suskunluğu paylaştılar, sıkıntıma değişme-değişememe kaygılarıma ortak oldular. Sadece dostum dediğim insana anlattıklarımı okudular, dinlediler sessizce. Kimlikleri birkaç haneli dinamik IP’ler bile olsa arkadaştan öteler benim için, bilmek isterler belki bunu…

(şimdi böyle yazınca onlarca kişiden bahsediyorum, yüzlerce yazı yazdım gibi olmuş, hepi-topu 5-6 yazı ve toplamda 3-5 kişiden bahsediyorum aslında.)

Sadece o da değil. Yoğun bir mail alışverişimiz oldu arayıp soranlarla. Aklıma estiği gibi yazamamanın acısını onlara attığım mailler sayesinde çıkardım. Kimisiyle gülüştük, kimisiyle erkekleri çekiştirdik, kimisiyle dünyayı kurtardık, kimisiyle haziran için şimdiden planlar yaptık, daha neler neler… Hepsine birer kocaman teşekkür, arkadaşlıkları, varlıkları ve “orada” oldukları için.

Ne çok şey birikti, ne çok şey var anlatacak. Hâlbuki yaşanan hiçbir şey yok ortada. Bir kaç damla hüzün, bir miktar hayal kırıklığı, bolca rutinden ibaret bir mavi rengim…

Yine, yeniden, inadıma mavi…

8 akıllı çıkaramadı:

Tugc 13 Mayıs 2008 10:48  

Ben beğenmiş olmaktayım.
Ayrıca bu aralar pek kelime çıkmıyor nedense.

ABİ 13 Mayıs 2008 11:39  

Güle güle kullan.. Ben de sevdim..
sevgiyle..

arzın merkezine yolculuk 13 Mayıs 2008 12:44  

Ben de beğendiim!! BU templete yenilemek de kolay iş diil. Başına gelen bilir:)) Kafanda her şeyi kurgularsın da sonra uygulamaya gelince bu html kodları sürekli çelme takar adama!:)) O yüzden dediğin gibi insanın bilmediği bir dilde bunları yapması bile bu işle uğşanlara şaşkınlık verebiliyor.

Yaw neyse, artık döndün, sürekli güncellenmemiş sayfaya bakmaktan fenalık gelmişti; bi de reader dan diil de blogdaki linkden girince davetli diilsiniz falan diye bir uyarı çıkıyordu, o da artık hallolmuş, super!!
Artık fazla uzatmadan ne demek lazım;
hoş geldin.....:))

Goddess Artemis 13 Mayıs 2008 18:17  

Deneme yazına bıraktığım yorum kadar neşeli olmayacak bu ama, ne yapalım! ;o) Güle güle kullan yeni template'ini.

mahallenin delisi 13 Mayıs 2008 22:22  

@turuncu; pek keyifli gördüm sizi efem =)

@tuğçe; valla bir çıktı mı sonra durdurmak mümkün olmayacak sanki, pek hayra alemet değil gibi bu "kelimesizlik"...

@abi; beğenildiyse ne mutlu bana, sevgiler.

@arzın merkezine yolculuk; yok valla bana ana dilim bir de çat pat ingilizcem yetiyor çok şükür. bir de programlama-kodlama dili öğrenmek hakkaten bana göre değil...
o davetli değilsiniz uyarısı ben siteye girişleri engellediğim için çıkıyordu ;) tema son halini alana kadar kimseler görmesin dedim =D

@goddess artemis; aman tanrıçam hiç girmeyelim o deneme yazısına... ben adım gibi emindim onu yazmadan önce girişlerin kapalı olduğuna ama neymiş, bir şeyi 2 kere-3 kere kontrol etmeden emin olmamak lazımmış =)

nautilus 22 Mayıs 2008 13:58  

ben gerçekten çok beğendim.
templete belası fena bişe gerçekten de. ardıönü hazır kodların orasını burasını çekiştirmek bile insanın saçını başını yolduruyor.
ben de bu bloga geçtikten sonra senin dürtmenle değiştirmiştim alelacele. fakat şimdilerde çok soğuk gelmeye başladı gözüme bu görüntüm. cesaretimi topladığım zaman, bir de saçlarımı kestirmeden evvele denk getirip değiştiricem(saçımı yolunca öle deli kızın türküsü gibi dolanmayım diye)
ne diyodum:) hayırlı olsun tekrar.:))

mahallenin delisi 22 Mayıs 2008 21:04  

nautilus, sağol canım. valla çok uğraştım ama uğraştığıma değdi galiba ;) sen hakkaten iyi düşünmüşsün, saç kestirmeden önce girişmek lazım bu işe. ben bi'de saçlarımı kestirdikten sonra uğraştım tüm bunlarla. olan kemirip durduğum tırnaklarıma oldu =P

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP