Çarşamba, Ağustos 13, 2008

askeR mavisi

Valla benim bir suçum yok. tost için sırada beklerken o günkü pastaları rafa dizmeye başladılar. Taze taze dilim dilim çeşit çeşit pasta. En büyük çikolatalı dilimi seçtim tabi. “Ayıralım mı bunu?” dedi çocuk “yok” dedim “ver hemen şimdi yiyeceğim”. Sırada bekleyenlerin hadi canım bakışları altında aldım kahvemi de oh miss. Kahvaltıda çikolatalı pasta. Öğle yemeği çorba, tavuk, salata “hayır pilav istemiyorum” ve 4 dilim baklava. Tamam pek baklava denemezdi ona. Cevizli şerbetli bir çeşit hamur tatlısı. 2 saat sonra Türk kahvesi molası “ben bir tane de büyük ekler alabilir miyim lütfen?” sabah pastayı servis eden çocuk yine. Şaşkın. 2 saat sonra çıkmadan önce son hamle. “çikolatalı danette var mıııığ?” akşam evde canım annem sütlacı. Yemekten sonra nestle noir intense %70 kakao…

Hayır rejim yapmıyorum çok şükür, sadece muayyen(?) günümdeyim. Bütün sinirlerim tepemde ve çatacak yer arıyorum. Bulamayınca da yine kendime saldırıyorum. O yüzden çikolata yüklemesi iyidir. Hayır, erkek milleti eline çekiçle vurunca ya da salata yaparken beceriksizce parmağını kesince sinir küpü olup her tarafa saldırıyor ve hiç yadırganmıyor ama konu kadınların regl dönemine gelince “aman da çok sinirli oluyorsunuz, yanınıza yaklaşılmıyor” Kanıyoruz arkadaşım. Bilmem kaç gün kaç gece kanıyoruz yahu! bu ciddi bir durum ve lütfen siz de biraz ciddiye alın. Sinirliyim demiştim diğ mi? evet. Hadi yine kendime sataşayım madem.

Ben bu filmi daha önce görmüştüm. Diyeceğim ama ben bu cümleyi de daha önce kurmuştum zaten. Neyse kendimi tekrarlayan bir insanım ben. Böyle sev seveceksen napalım?

—bu sevilecek bir özellik değil ki.
—sevilecek bir özellik olsa “beni böyle sev, seveceksen” denmezdi zaten. Susar mısın sen bi’şi anlatmaya çalışıyorum
—susarım ama anlattığın şeyi sen de bilmiyorsun farkında mısın?
—bu yüzden yazıyorum zaten. Anlamlandırabilmek için. Kes sesini şimdi
—hah, hadi bakalım.


307. dönemden beri her dönem bir tanıdığım oldu askerde. Kardeşim hariç en sevdiklerimin hepsini yolculadım, bekledim, geldiler çok şükür. İlgide alakada kusur etmedim. Hepsini aradım sordum tek tek. Aramak sormak ne kelime, “sıkıldım” dediler her hafta gittim, "burada sabun bile lüks" dediler kutu kutu pürel’ler yolladım, "ev yemeği özledim" dediler koli koli börekler, kurabiyeler yaptım, götürdüm, gönderdim. 31 aralık 2006, 313. dönemler askerde. hem kurban bayramı, hem yılbaşı. Tam 4+1 kişi var aynı anda. +1e gelene kadar hepsini tek tek aradım. Nasıl mutlu oldular, nasıl içten teşşkkürler, nasıl samimi kutlamalar. Biri en yakın arkadaşın sevgilisi; şimdiki kocası, çocuğunun babası, biri kanka; bana okulu, çapı bitirten adam, Y.cim, hakkı ödenmez. Biri kankanın kankası, kızım olsa hiç düşünmem everirim hemen. Biri çocukluk arkadaşı C. donla kırmızı bisiklete binişini gördüğüm adam omzuna tüfek atmış yeminlerde…+1 de G. Sıfatı ne bulamadım. Uzaktan eski bir arkadaş diyelim. Sadece nerede olduğunu söylemişti, telefon numarasını gayet iyi bildiğim bir bölükteydi ve uzaktan bir arkadaş olmasına rağmen sırf askerde kendini yalnız hissetmesin diye onu da aradım.


—uzaktan demek, eee anlat anlat heyecanlı oluyor
—ya sana sus demedim mi ben
—niye 307. dönemden başlamıyorsun askerlik anılarını anlatmaya direk 313. döneme geçtin?
—eeeööö, o dönem yediğim haltın ne kadar saçma olduğunu yeni anladım sanırım. İtiraf edesim geldi.
—hee. itiraf edince tekrar aynı şeyi yapmayacaksın yani?
—eeöö olabilir. Ya sen susar mısın? Beni 2 dakka rahat bıraksana kendimle cebelleşiyorum şurda.
—hahaha, buyurun burun, ben yokmuşum gibi devam edin siz.
—sensin siz. ben benim.
—ben de sabrina canım, memnun oldum.


Off heves bırakmadı ki adamda… Diyecektim ki hâlbuki yine birileri gitti askere; kuzen gitti, E. gitti. Oysa bana da “sabaha kadar konuşabiliriz gibi gelmişti”. Saçmalıyorum evet. Mütemadiyen yapıyorum bunu zaten. Yeni değil. Yine. Ve yine anılar, hüzünle değil artık gülümseten zamanlar, yazılan mektuplar, habersiz şaşırtan telefonlar, sürpriz ziyaretler...
Birileri bu gece Türkiye’nin beki de hiç bilmediği bir şehrinde hayatında ilk kez gördüğü onlarca adamla uyumakta. Kafalarında neler var, kimse bilmez, bilemez. Benim kafama nasıl kazındıysa iyi bir sevgili, iyi bir arkadaş, iyi bir kuzen-yeğen-hala-amca askerde belli oluyor en çok. O gün yanındaysa hep oluyor sanki. O gece aklındaysa hiç çıkmıyor sanki bir daha. Orada özlüyorsa yeri başka sanki diğerlerinden. Ya da birileri beni çok sağlam kandırdı bu konuda. Ammann hiç umrumda değil aslında. Sakinleştim yaa ben. Şu nestle noir’den var mıydı biraz daha?

8 akıllı çıkaramadı:

S 13 Ağustos 2008 11:09  

benim de sevgilim gitcek kasim ayinda..
ve bana askerlik denen sey o kadar garip geliyor ki..
napcam onca zaman onu da bilmiorum..
ve daha once giden hic bir arkadasimi, tanidigimi, esi, dostu aramadim..
hem oyle hafta sonlari isteyince gidilebilio mu ?

Denizlerde 13 Ağustos 2008 16:12  

Askerde ne hoş gelir insana dış dünyadan birinin araması. Özlemler anlamını bulur. Özleme beni der, ama inadına özlenir ve özler. Yahu benim çok oldu askerliğimi yapalı nereden çıktı şimdi bu asker muhabbetti. Dönsün askerdekileriniz, sarılı verin sivilde.

beenmaya 13 Ağustos 2008 16:55  

senni dağınıklığını seviyorum ben yahu daha ne :))

mahallenin delisi 13 Ağustos 2008 22:36  

fakeangel; allah şimdiden sabır versin şekerim. 1-2 aya kalmaz başlar seninki: "biz en iyisi ayrılalım" , "sen beni bekleme boşuna" "kim öle kim kala oralarda" bıdı bıdı daha 1000 tane saçmalık. kendi üzüldüğün yetmezmiş gibi bir de hiç bi'şey çaktırmadan ona moral destek olacaksın. işin zor hazırlıklı ol.
eğer sen üşenmez her hafta kalkıp gidersen gidiliyor tabi, hapiste değil sadece askerde sonuçta. ama şimdi düşünüyorum da çok da mantıklı bi'şi değil bu. bırakcan orda 50 tane adamın arasında yapayalnız ki, azıcık kıymet bilsin.

kaptanzade; ne bilebildim ne de anlayabildim bugüne kadar asker psikolojisini. özler mi, bekler mi gerekten...o da sizin ömrünüzde anlaşılmaz bir muayyen dönem. askerlik yapılalı ne kadar uzun zaman olursa olsun hep anlatılacak askerlik anıları vardır sizde. sivilde kucaklaşmak güzelde bir de o anıları 3567 kez üstüste dinlemek olmasa =)

beenmaya; ay canım eksik olma emi =) derlenip toplanmak ne mümün, hep aynı deli saçmaları benimkiler...

faik murat unel 14 Ağustos 2008 12:20  

Güzel yazmışsın eline sağlık, bir bayanın askerlik hakkında bunları düşünmesine sevindim.
255. dönem asker F.Murat :)

mahallenin delisi 14 Ağustos 2008 20:23  

faik murat; teşekkür ederim. yalnız siz 255. dönem deyince merak ettim 1. dönem askerlik ne zamana tekabül ediyor acaba? bugüne dek hiç düşünmemiştim, google'a bi'sormak lazım bunu =)

Buzcevheri 17 Ağustos 2008 20:32  

Erkek olarak ben de her daim muayyen günümdeyim. Bitter çikolatasız yaşamam.. =)

mahallenin delisi 17 Ağustos 2008 21:51  

buzcevheri; yok efenim, sizde öyle her daim muayyen gün falan yok. bize mahsus o. ha, bitter çikolata sevebilirsin o ayrı. muayyen günümde değilsem paylaşırım seve seve =))

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP