Pazar, Ekim 12, 2008

küllü gRi


vengo naci en alamo




Her şeyin bir zamanı var işte. Bunu insana öğreten yine zaman. Bir şarkının bile zamanı var.

Aylar önce olsa gerek. Belki yıl bile olmuştur. Orijinal yazıyı bulmadım özellikle. Çakır keyif bir geceydi, bir mail atmak için açmıştım bilgisayarı. Firefox sağ olsun, reader açık geliyor. Hatırladığım kadarıyla Ümit’in günüğündeydi. Klibi vardı şarkının. Yüksekçe bir araba karanlık bir yolda ilerliyor ve kavruk bir kadın sesi, bir filmin final müziği belli. Biraz dinledim şarkıyı ama sonuna kadar değil. Belki de baştan sona dinlemişim gibi bir yorum bile bırakmışımdır, dedim ya özellikle bulmadım orijinal yazıyı.

Dün gece. Evde yine. Yine çakırkeyif ve yorgun. "Dance of The Bad Angels" Perdeyi açtım, ışığı söndürdüm, yatağa uzandım, belki 10 kez dinledim. Kalkıp defterimi çıkardım çekmeceden. Vazgeçtim. Hissettiklerim sözlüğe yazılmalıydı. Bu şarkıyı sözlüğe borçluydum. Benden önce yazılanları okurken ondan da vazgeçtim. Yazılabilecek her şey yazılmıştı. İkilemenin anlamı yoktu.
Oradaki bir linkten geçtim bu şarkıya. Klibi görünce hatırladım daha önce yarım yamalak dinlediğimi. Sonuna gelene kadar iki damla yaş süzülmüştü bile. Ne söylediğinden hiçbir şey anlamadan niye gözleri dolardı insanın bir şarkıya. Evet, pmsnin etkisi vardır kabul ama ben nereden biliyorum “Naci en al Amor”un “aşktan doğdum” demek olduğunu. Bunu 17 yaşında bir Çingene kızın söylediğini…

O zaman anladım bi'kez daha; her şeyin bir zamanı olduğunu. Bu şarkının zamanı dün geceydi. Repeata alıp, hiçbir şey düşünmeden birkaç hayalimtrak kareyle sızmanın zamanı dün geceydi.

O gece yazdığım maili yollamamıştım yazılana. Silmemişim de, taslakta duruyormuş hala. Google bize bu kadar depolama alanı vermesin bence, acıtıyor. Elim titrer gibi oldu açarken ama kediyi merak öldürür işte okudum. “Aylar önce senin için yazılan cümlelermiş bunlar, ben de durmasının anlamı yok çöpe atmaya da kıyamadım” konu kısmı için fazla uzundu evet… Bu kadar uzun bir boşluktan sonra göndermek için fazla samimiydi evet…

Telefon çaldı. Çaldı. Çaldı. Bir numaraydı ekrandaki rehbere kayıtlı değil. Ama kime ait olduğu bilinen. Açtım.

“Müsaidim evet”

“in a relationship”de olan bir adam gecenin köründe beni aradığında, hiç bi’şey yokmuş gibi “evdeyim” diyeceğime “sen niye bu saatte sevgilini değil de beni arıyorsun ki manyak” deyip suratına telefonu kapattığım gün mutlu olacağım ben sanırım. Ya da adam olacağım. Adam gibi ilişkilerim olur belki o zaman. Bir ilişkim bile olur belki kim bilir. O zamana kadar saçlarım da uzar hem.

Her şeyin bir zamanı var evet, bu şarkının zamanı da dün geceydi.

Aşktan doğdum / Aşka doğdum
Hiçlikten geliyorum
Ne bir yerim var
Ne de vatanım


Şimdi, yazlıkları kaldırma vakti. Sevgili kış dayanmışken kapıma, yağmurlar tıpırdarken pencerede geri çevirmek olur mu hiç?
Şimdi yazlıkları kaldırıp kışı içeri alma vakti…



2 akıllı çıkaramadı:

Berrin 12 Ekim 2008 23:12  

cok cok etkıleyıcı bır ses ve sarkı.. anlamını bılmeden de gozlerını doldurabılıyor ınsanın.. anlamını okuduktan sonra ıse aglatabılıyor..

mahallenin delisi 13 Ekim 2008 22:22  

berrin; şarkının sözleri aslında "naci en alamo" yani "alama'da doğdum" diye başlıyormuş ama çingene kız aksanıyla "naci en al amor" diye telaffuz edince "aşktan doğdum" oluyor işte bir anda.
o sesle ne derse desin ağlatabilir sanırım insanı...

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP