Pazar, Ağustos 23, 2009

teR içindeydik, elleRimden çekiyoRdu*

Sadece 3 gündü.
Sessiz bir Cuma, bir cumanın ertesi; korkak, bir de sıcak Pazar.


Cuma sessizdi.

Mavi çerçeveli pencereden, turuncu ışıklar vuruyordu beyaz çarşafa.
Bir kuş cıvıldadı. Bir kapı tıkırdadı.
“uyandım girebilirsin”di ses, “ama daha yataktasın”dı bakışlar.
Mahremdi yatak.


Zeytinler kırmızı-yeşil, masa örtüsü beyaz, gözleri maviydi.
“Öğleden sonra yüzer, akşamüstü bisiklete bineriz”di plan.
Kahve bol köpüklüydü. Deniz sakin. Kediler miskin.
Sallanan bir sandalye, keyifle okunan iki farklı kitap, ortak bir huzur vardı.

Havlular yeşil, kumlar sarı, deniz maviydi.
“Dubalara kadar var mısın?”dı neşe.
Tatil; nefes nefese yığılmaktı ıslak kumlara, kollarını açıp güneşi içine çekmekti.
Ekmek arası peynirle, buz gibi karpuzdu paylaşılan.
Peçete almak için çarpışan ellerdi, akılları ilk karıştıran.

Evler beyaz, sokaklar gri, bisikletler maviydi.
“Beni beklesene yaramaz”dı uzaktan duyulan.
Umudunu tazeleyen, yüzüne vuran rüzgârdı ve bisikletin çın çın ziliydi kahkahalarına karışan.
Bir tepede bir büyük şarapla güneşin gidişini izlemekti sürpriz.
Ve “ama”yla başlayan bir cümleydi yürekleri hoplatan.


Cumartesi korkak.


Mavi çerçeveli pencereden kızarmış ekmek kokusu doluyordu odaya. Bir de tenindeki yumuşak nemlendiricinin vanilya kokusu.
Bir kuş cıvıldadı. Bir kapı tıkırdadı.
“Erken değil mi?”ydi mahmur ses, “hep sen mi uyandıracaksın”dı şen bakışlar.
Yatak mahremdi.

Sokaklar sıcak ekmek, marina taze balık, sandviçler salatalık kokuyordu.
Tekne boştu, ekipman hazır, kaptan kontrollü.
Giyilen dalgıç kostümleri, patlayan flaşlar, inatla yürünmeye çalışılan paletler vardı.
“Sadece 2 çift misiniz?”di gözlerini buluşturan soru. “Biz çift değiliz” doğru bir cevap değildi.


Deniz tuz, rüzgâr güneş yağı kokuyordu. Küçük mutfaktan domatesli makarna geliyordu buram buram.
Teknenin burnuna çıkıp “i’m king of the woooorld” diye bağırmaktı özgürlük.
“o filmin daha güzel replikleri de var”dı yüzleri kızartan.
Çenesini omzuna dayamış kulağına meis adasıyla kaş’ın öyküsünü anlatan adama “sevgilim” diyememekti saçmalık.
Ve belinden sarılmış kaş’la mesi’in öyküsünü anlattığı kızı öpmek üzereyken, gözlerini kapatmak yerine kaçırmaktı, kararsızlık.

Mangalda balık, tabakta roka, kadehte rakı kokuyordu.
Açık havada, yıldızların altında, yiyip içip şarkılar söylemekti keyif.
Omzundan kayan şalı düzeltmek için uzanmaktı, bahane.
Kendi bile farkında olmadan, omzunu düşürüp, şalın kaymasına izin vermekti, davet.
Önce gözlerine sonra dudaklarına bakmaktı başlangıç.
“emin misin?”di gözlerindeki soru işareti. Cevap yüzüne dökülen saçlarını düzelten parmaklarındaydı.


Pazar sıcaktı.

Anasonun damağında bıraktığı keskin tatla uyandı. Bütün gece içinde fırtınalar kopartan, çoşkun dalgalarında kaybolduğu okyanus mavisi gözlerinde buldu gözlerini.
—Ürperdi.
—Gülümsedi.
-“Rüya mısın?” dedi
-“I-ıh”dedi okyanus gözleri. Başını kaldırıp bütün bedenini kollarının arasına aldı.
Kulağını göğsüne dayadı. Kalbini dinledi. Ve kendi kalbinin sesini. Göğsünden, tam kalbinin üstünden öptü.

Mavi çerçeveli pencereden şekerli bir mutluluk doluyordu odaya. Damağında sıcak bir sevişmenin yakan tadı vardı.
Bir kuş cıvıldadı. Yapraklar hışırdadı.
“Rüyamsın” dedi.
Yatak mabetti.


*Edip CANSEVER-Çağrılmayan Yakup
ter içindeydik. ellerimden çekiyordu. ter içindeydik
beni kurtarmak istiyordu, bir isim gibi Ben'i
ter içindeydik
terlerimiz üstümüzde duruyordu, yıkanmış yeni kaplar gibiydik
üstümüzde ölgün ve kararsız su tanecikleri bulunan

5 akıllı çıkaramadı:

ABİ 24 Ağustos 2009 20:50  

vışşşş....
:))

beenmaya 25 Ağustos 2009 22:08  

bu harikaydı...
her şeyiyle
çok ama çok güzel bir anlatımdı...

mahallenin delisi 28 Ağustos 2009 14:03  

abi; =)) +18 falan mı yazsaydım acaba başına?

beenmaya; teşekkür ederim. benim de çok içime sindi yazarken ;)

ABİ 28 Ağustos 2009 19:08  

yok ya o anlamda demedim...
çok güzel olmuş anlamındaydı...
hani oofff-off-off gibi = vışşşş...
:))
çok ööle 18 lik bişey de yok ayrıca. son derece norm...

mahallenin delisi 28 Ağustos 2009 22:47  

abi;ahahah ben de öyle düşünmedim zaten. hani vay vay anam vay neler olmuş serhat = vışş gibi okuyunca muzurluk yapasım geldi =))

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP