sodalı mavı
Bu kadar küçük yaşta “koşulsuz itaat” bilincini dedemden almamış olsaydım, çoktan isyan edip ateizmin derin sularına dalmıştım muhtemelen. Ama artık tanrının bizimle çok eğlendiğine kanaat getirdim. Sadece “sıradaki oyunun nedir allah'ım?” diye, dişlerimi sıkan bir gülüşle bekliyorum karşısında…
Şirketten istifa ettim. 26 temmuz Pazartesi günü. Buruktu, garipti. Tazminatımı alamamış olmak çok koysada 6 aydır adamlar telefon faturamı ödüyorlardı. Öyle avuttum kendimi. Bir de tabi en başından bari, tazminatı gözden çıkarmış olduğumu hatırlatmaya çalıştım kendime bol bol.
En başa dönmeye çalışacağım artık. Tüm bunlar hiç olmamış gibi yapmaya. Aynı heyecanı istiyorum geri. Bu saatten sonra mutlu gidemeyeceğim aşikârda, bari o ilk heyecanla gideyim istiyorum. Gerçi ben biraz kendimi tanıyorsam “böyle” gitmem oralara ama göreceğiz bakalım daha neler olacak kim bilir?
Evdekiler istifa ettiğimi bilmiyorlar. Gitmeye birkaç gün kalasıya kadar da öğrenmelerini istemiyorum. Bu yaptığım onlara çok büyük haksızlık vs. vb. olabilir ama bunu yapmak zorundayım. Üstelik giderayak bir yalan daha söylemem gerekiyor onlara. Son atımlık kurşunumu kullanmayacak bile olsam, onların istediğini yapmadığımı düşünmelerinin tek yolu, “ben gidiyorum ama birkaç ay içinde sevgilimde oraya gelecek” demem.
Sonra…
Sonra beni sevgilimle sanan ailem ve beni ailemle sanan sevgilimle aynı zaman diliminde bile olmadığım bir yalnızlığın içinde olacağım. Rutin birkaç arama yaptıktan sonra herkesle bağımı koparmayı düşünüyorum. Facebook blog falan hikaye aslında...
Ben üni.ye başladığımda böyle olmuştu. O yüzden korkuyorum aslında kendimden. Millet yurtta “anamı özledim, köyümü özledim” temalı özel ağlama geceleri düzenlerken, ben “sussanıza kardeşim, iki satır kitap okuyacağız burada” modundaydım. Bir tek, 1 ekim 2000 günü, ilk kez yalnız başıma otobüse bindiğimde ağlamıştım. 1 ekime kadar kayıttı konaklamaydı, annem babam hep benimle gelip gitmişti. Ama 1 ekim 2000 gecesi saat 22.00 de o otobüse bindim. Bütün aileye camdan el salladım ve otobüs eskihisar feribotuna varana kadar ağladım. Feribotta yanımdaki kadının cep telefonunu alarak(çok ağladığım için acımıştı bana ve benim o zaman bir cep telefonum bile yoktu vay be) M.yi aradım doğum gününü kutlamak için. Ve bitti. Sonra bir daha asla ağlamadım ailemden ayrı kaldım diye. Ki daha 17 yaşımdaydım. 18 bile olmamıştım…
Niye anlatıyorum ki bunları...
Ha evet hatırladım beni işte zanneden annemi inandırmak için sabahın köründe evden çıkmıştım ve vakit öldürmek için en iyi yolun yazı yazmak olduğuna karar vermiştim.
Ramazan da maaile evdeyken çok zor olacak bu her sabah aynı saatten çıkıp, aynı saatte işten eve dönme işi ama bakacağız artık bir çaresine. Galiba en mantıklı yöntem eve en yakın kütüphaneyi tespit etmek olacak.
İlgileneyim bununla evet…
Bi’de bu var kulağımda sahi: Pete Yorn- Lose you
8 akıllı çıkaramadı:
Yani artık resmi olarak kesinleşti gidişin öyle mi?? VAkit zaman belli mi peki??
En iyisini yapıyorsun. İnsanın kendine yaklaşması için, biraz "yabancılaşması" gerekiyor. Bu yüzden bağları koparıp/gevşettip uzaklara gitmeli. Yolun açık olsun
Yoo, kaybolamazsın bende mail adresin var:P
17 yaşımdan beri uzaklarda kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum, hiç yorulmadım. Kendine yetmenin iç huzuru yalnızlık hissine baskın gelecek. Her şey çok güzel olacak.
Erken kalkıp evden çıkıp özgürce kullanabileceğin bir sürü boş zamana sahip olmak da güzel bişey. İstanbulda görmediğin bir sürü ara sokak vardır bence, ayrılmadan derinlerine dalsana biraz. Ya da bildiğin yerleri sadece kendinle beraber dolaş bir kez de.
Haa bi de! benden kaçamazsın, ziyaretine de geleceğim :)))
!reDanDark! cancağızım bu iş ben bu bursu almak için gerekli senetleri imzaladığım günden beri gayet resmi bir işti de, gidiş tarihi hep muallaktı. o da belli oldu işte. ama gidene kadar tarih konusunda açıklama yapmıyorum, top secret =)
hipokampus; nasıl gevşer, nasıl kopar bu bağlar bilmiyorum... umarım iyi ve doğru olan budur, umarım.
hep; hah evet mail adreslerini unuttuk di mi? anlaşıldı kaçış yok bana =)
istabul'u turlamak istiyorum ben de ama bu sıcaklarda nasıl zor geliyor bir bilsen. hep kendimi klimalı ve wireless'lı cafelerde, avm'lerde buluyorum (şu an olduğu gibi). bir de bu hızla para harcamaya devam edersen, ailemle bağımı koparamayacağım muhtemelen. gitmeden bütün birikintimi burada yiyip, oradaki ikinci haftadan sonra "baba bana para yolla" moduna girebilirim =))
ve evet mutlaka ağırlamak isterim seni. negzel olur =D
Uzaklaşman sana kesinlikle iyi gelecek...
Peki ozaman giderken haberimiz olur heralde:) Umarım senin için en iyi seçim budur:)
ben de senden haber almak isterim... yolun açık, başın dik, gönlün bol olsun. sevgiler.
Virgilius; umuyorum, diliyorum, bekliyorum... ve korkuyorum, her şeyi ve herkesi kaybetmekten... böylesi saçmayım işte.
!reDanDark!; olur canıııım, bir "hoşçakalın" derim elbet;)
Abi; bu kadar olur! 'ne zamandır yazmıyorsun, nasılsın?' diye bir mail atayım diye geçiriyordum bir kaç gündür aklımdan... ne kadar sevindim ses verdiğine =)) senin yerin bambaşka bende. habersiz bırakır mıyım hiç? hele bir gelsin o zamanlar...
sevgiler, selamlar =)
Yorum Gönder