Çarşamba, Mart 28, 2007

şizofRen mavisi


oysa ki daha bir kaç saat önce kendi kendimi yiyordum yine. "ne gerek var şimdi anlattın onunla ilgili anılarını" , " 'ben biliyorum bu hikâyenin sonunu' demeseydin n'olurdu sanki merak edeceğini biliyordun, tutuverseydin dilini" diye kızım kızım kızıyordum kendime. çok değil 3-4 saat önce hem de. sonra bambaşka bir sebeple açtığım word belgesine dökülen kelimeler, bittiğinde ki büyük rahatlık, arınmışlık ve beğeni "bunu bir başkasından okusaydım çok kıskanırdım aferin bana" kahvesi.

tam o anda açık olduğunu bile unuttuğum msnden gelen uyarı:
“... şimdi oturum açtı”


-sabahın 3ünde. bu saatte ne işi var burada.
-Çin’de mi acaba?
-evet kesin Çin’de, kaç gündür normal bi'saatte açmıyor zaten, şimdi burada sabahın 3ünde...
-kişisel iletimi değiştirsem mi acaba?
-ne gerek var çocuk gibi.
-yok yok sileceğim
-iyi sil, başka bi'şey yazma o zaman
-günaydın! yazayım sadece
-yazma bi'şey dedik işte gitme burnunun dikine
-günaydın!

amaaaaaan neyse ne; bu saatte uyanık insan nerede vardır, sözlükte! hemmen açalım, sol frame'de bir entry eski sevgilinin durduk yere araması (ve o entry'nin ardından sabaha kadar olanlar :)) "tam da bu geceye uygun söyleyecek 2 kelam lafım var aslında, keşke ben de..." aman neyse bir sözlük yazarlığım kusur, o da kalıversin. Ben en iyisi yazayım biraz daha, biraz daha, biraz daha...derken annemin çalar saati. vay be insanların işe gitme vakti gelmiş, ben de yatayım bari. tıkır tıkır açılıp kapanan, sonra tekrar açılan tekrar kapanan banyo kapısı, mutfak kapısı, musluk sesi, ocağın çakmağı, yeniden musluk sesi, açılıp kapanan dolap kapağı, çekmece, çatal bıçak sesi, bir anda harıl harıl çalışmayan başlayan bilgisayar belleği, yanıp sönen modem ışığı, "allah allah bi'tek e-mule açık değil miydi niye coştu bu alet şimdi" merakı, ayak sesleri yatak odasına doğru, sonra yeniden mutfağa doğru,

, ........ ,

bu kez kapanan kapı hangi odanın bilmiyorum, içim geçmiş, "hadi iyi günler canım" annemin sesi, kapanan dış kapı. babam çıktı, annem namazını kılar şimdi, banyo kapısı sesi bekliyorum ama kapanan yatak odası kapısı, kılmış herhalde. ezanı da duymadım oysa. ısrarla yanıp sönen modem ışıkları, "bu eşek ne yüklüyor böyle yahu", gözüm karanlığa alışmış bile ekrana bakamıyorum önce, ışıklar yanılttı gözümü sanıyorum ama değil aşağıda yanan turuncu ışık, konuşma penceresi açmış, herhalde hala uyuyorum, bakalım ne yazmış, sakinim, kıpır kıpır hoplamıyor yüreğim eskisi gibi,

-günaydın. Sabahın bu saatinde ne yapıyorsun? uyku mu tutmadı?

yarım saatten fazla olmuş yazalı, cevap yazmasam benimle ilgili hiç bi'şeyi bilmemeli kararım gereği,
-saçmalama kızım, niye silmedin o zaman bunca zamandır listenden, üstelik msn iletisini değiştiren de ben değilim hatırlatırım,
-salak sendin tabi, kendi kendime düşünüyorum ben, sen benim iç sesimsin.
-belki de sen benim dış sesimsin hiç düşündün mü bunu
-?!

-günaydın, bi'şeyler yazıyordum kaptırmışım öyle...
“... ileti yazıyor”

-iyi ne güzel ben Shang hai dayım burada saat 11:05
- :) ne güzel
-ya

konuşuyoruz, biz konuşuyoruz! aylar sonra ilk kez iletişim kuruyoruz, o dandik kutlama smslerinden sonra ilk kez karşılıklı konuşuyoruz.
-farkında mısın sıra sende bi'şey söylemen lazım iletişim kurabilmek için
-vay be, artık biz de sıralı ilişkiler insanı olduk değil mi? bunu bi'ara yazabilirim bak, sıralı ilişkiler...
-cevap vermeyeceksin anlaşılan
-ne demeli?

(zaten çok severim sabah ezanını bu kez daha da anlamlı)

-burada sabah ezanı okunuyor şimdi

oh be sıra yine O'na geçti. bilir ne kadar sevdiğimi sabah ezanını.

(annem kalkıyor, tıkırtılarımı duymasa bari kapı da aralık kalmış, tıkırtıları duymasa ekrandan vuran aydınlığı fark edip açar kapıyı, en iyisi monitörü kapamak) (abdest almadığına göre almış önceden, namazını kılıp yatar herhalde yine, dün de yorgunum diyordu zaten) (yatıyor yeniden)

ekranı açıyorum. 2 dakika olmuş yazalı. demek arada geçen aşağı yukarı 4 rekatlık zamanda O'da bilememiş ne diyeceğini, düşünmüş.
-kızım çocuk iş yapıyor orada, seninle muhabbet etmeye gitmedi herhalde, işi vardır ondan yazamamıştır
-bak bu da ilginç değil mi sence? bende, O'da indirdik kalkanlarımızı bunca ay sonra bu gece O merhaba dedi, ben de pat diye cevap verdim.
-seni takip edemiyorum
-şımarık şey, iyi ki ingilizce çalışmaya başladın bu ara, diyorum ki O kilometrelerce uzakta olduğu için selam verdi bana, ben de sabahın körü olduğu için.
-şimdi de cevap ver istersen çocuk gidiyorum diyor.

-kendine iyi bak. ben şimdi odadan çıkıyorum. aşağıya şirket gelmiş.daha sonra kaldığımız yerden devam ederiz. -hoşçakal
“... çevrimdışı görünüyor. gönderdiğiniz iletiler bir oturum açtığında teslim edilecektir.”

-e daha soğuk olamazdın yani bi'tek hoşçakal mı denir, sen de deseydin ya 'kendine iyi bak oralarda' diye. eline mi yapışırdı.
-herhalde otelde kalıyor, odadan çıkıyorum dediğine göre, aşağıya şirket gelmiş ne demek, lobiye inecek olmalı. evet evet otelde kalıyor tabi ki. o iş yaptıkları miss bilmem neyle evlenmeye gitmedi herhalde. oteldedir.
-ya nerdeyse nerde, ne fark eder senin için
-etmez di mi? hem 'sonra devam ederiz bıraktığımız yerden' dedi. ne demek bu. kayda değer bi’şey konuşmadık ki oysa, bi’daha çevrimiçi olduğunda nerden devam edeceğiz, sabah ezanından mı?
-of bazen sahiden aptallaşıyorsun sen!
-sensin sen!



kimsin sen?

1 akıllı çıkaramadı:

mahallenin delisi 6 Ağustos 2007 00:17  

@mahallenin delisi: bir insan ancak bu kadar salak olabilirmiş kızım, ancak bu kadar saf ve iyimser olabilirmiş! bir adam da hem de yeryüzünde ki en nazik adam herhalde dediğin adamda ancak bu kadar "şerefsiz" olabilirmiş. bak sen kimseye şerefsiz demezsin kolay kolay. hiç kimseye demezsin hatta. tüm kalbinle ona demek kısmetmiş demek.
o gece orada bir sevgilisi olduğu için selam vermiş sana. bunu da yaz tarihe de, sakın unutma bunları, sakın!

ve şunu da unutma, sende hiç bir şey eksik değildi. bu sadece senin yaşamadığın yeni bir deneyim. ve bil ki onunda yaşamadığı bir sürü deneyim var!

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP