Cuma, Haziran 01, 2007

gün batımı kızılı

Evimin rahatında yayılmış, balkondan vuran serin esintiyle buzlu çayımı içiyor ve güzel bir müzik ziyafeti çekiyordum, Sezen Aksu söylüyordu canlı canlı Candan Erçetin’le birlikte “şarkılardan fal tutmamak” olur muydu hiç? Benim falım:

Dönüşü yok beraberce karar verdik ayrılmaya
Alışmalı arkadaşça yolları ayırmaya
Şimdi artık gözyaşları gereksiz akmamalı
Alışmalı kendi yaramızı kendimiz sarmaya

Şimdi artık kelimeler yetersiz anlamı yok
Yitirmişiz anılarla beraber faydası yok
Gel bunları bırakalım artık bir tarafa
Gerçeği görmeliyiz dostum başka çaresi yok


O, bu şarkıyı yaptığında benim yaşlarımdaymış ya, ondan güç alarak söyledim ben de bağıra bağıra.

Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler
Şimdi bana seninle bir ömür vadetseler
Şimdi bana yeniden ister misin deseler
Tek bir söz bile söylemeye hakkım yok.

“Peki” diyorum öyle diyorsa öyledir, Sezen söylüyorsa vardır bir bildiği, sonra hareketleniyorlar zaten, "her ayrılık bir vurgun değmeyin yaşlarıma, benden selam söyleyin bütün aşklarıma" deyip bitiriyorlar programı.
-----------------------------------------------
Çantamda ki not defterini değiştirmeliyim, hiç temiz yaprağı kalmamış. Çıkartınca göz atıyorum şöyle bir, yapılmış işleri özenle karalamışım; B.nin doğum gününü unutma, Perşembe 21:00 de film var, o şarkının adı Venüs’müş, Shocking Blue söylüyormuş ara-bul-dinle, bakkala borcun var 5lira 15 kuruş....ların arasında

“Bizim aşk dediğimiz ilişkiler birinin hekim, ötekinin hasta; birinin şaman ötekinin cin çarpmış olduğu tuhaf karşılaşmalardır.” Bu benim yazım değil, el yazısının sahibine ait olmayabilir bu cümleler, bilemiyorum, arıyorum, açmıyor. Hemen ardından,

“Âşıkların iletişime ihtiyacı yoktur, onlar yaralarına bakıp tanırlar birbirlerini” yazmışım. Kim söylemiş, nerden duymuşum belli değil, hızla yazılmış bir tek o belli, sayfa orada bitmiş. Farkında olmadan birbirini tamamlamış cümleler.
-----------------------------------------------

Hiç atmamalıydın o mesajı bana. "Tamam" demiş, el sıkışmış ve ayrılmışken hiç gerek yoktu. İki yanlış bir doğru yapmıyor çünkü, çünkü âşıklar birbirlerini yaralarından tanısalar bile bu yeni başlangıçlara sebep olamıyor tek başına. En kötü ihtimalle birinin hasta, diğerinin hekim olması gerekiyor bu oyunda, iki hastayla doktorculuk oynanmıyor. Evcilik oynamak içinse her sabah işe giden bir babayla, güzel yemekler yapan bir anneye ihtiyaç var. Gerisi hayat koşturmacası zaten. Diyeceğim o ki, beni şaman seni cin çarpmışken, biz bulamayız yolumuzu. Dahası sen bana köstek olursun, ben sana ayak bağı. "Gel" desen gidemem, "git" desen kalamam. Hani diyorlar ya yanlış zamanlama diye, biz de tutturamadık galiba zamanın akışında karşılaşacağımız anı. Hem ne dedi Sezen dün gece : “aşk kendine rağmen olan bi’şey” . KENDİNE RAĞMEN! O’na, bana, eskiye, geçmişe rağmen değil, kendine rağmen etseydin o lafları doktorculuk oynama şansımız olurdu belki de.

“KENDİNE RAĞMEN” olmadıkça aşk olmuyor hislerin adı madem, olmasın kalsın. Beklemeyi de biliriz, bilmiyorsak öğreniriz telaşa ne hacet.... Panzehir yine O'nda nasıl olsa :

Allahım Allahım ateşlere yürüyorum
Allahım acı ile aşk ile büyüyorum



5 akıllı çıkaramadı:

بerجesتe 2 Haziran 2007 00:41  

bu programı kaçırdığım için çok üzüldüm..nasip değilmiş ne diyelim..
ama yazını okuma şerefine nail oldum.hoş olmuş..yüreğine sağlık !

cesur kedi 2 Haziran 2007 13:27  

ne guzel bir tespit ya .. hasta ve doktor ama iki hasta ve ortak yara varsa bu ask olamiyor .. hic yabanci gelmedi bunlar..

mahallenin delisi 2 Haziran 2007 14:37  

@berceste: ben de perşembe günü herkes bu programdan bahseder sanıyordum, baktım bi'ben izlemişim =) şaka bi'yana kaçıranlar izleyenlerden daha çok gerçekten.
çok teşşekkür ederim ' yüreğine sağlık ' temenninize zira bu aralar en karmaşık organım kendisi, başına bi'iş gelecek diye korkmaktayım.

@mr.rodrigo: madem siz bana portekizce yazdınız ben de türkçe cevap vereceğim : bu yazıyı beğenmenizin sebebi o muhteşem şarkı olsa gerek. biz de memlektçe pek beğeniriz o hanımları ve seslerini. Lakin yaptığınız kişiye özel ti-şörtlerle ilgilenmiyorum. saygılar. this means:
agradecimentos para sua visita. eu vi sua página e eu não concirno este tipo dos t-shirts. mas este um trabalho interessante. felicitações!

@elif: dönüp dolaşıp aynı şeyleri yaşıyoruz herhalde insanoğlu olarak. birileri bizden önce yaşadıklarını kaleme alınca da böyle tanıdık geliyor hisler ve onlarla ilgili cümleler.
bu arada bahsi geçen ilk cümle Haşmet Babaoğlu'nun bir hikayesinin giriş cümlesi imiş, benim hızla not düştüğüm cümle ise Kathy Acker isimli bir feminist yazara aitmiş.
bir de yorumunuz okuyunca şöyle bi'şey geldi aklıma: hastalar ne kadar çok aslında ve hepsi(hepimiz) yara(mız)(sın)a merhem olacak bir doktor arıyor(uz). sadece aşkın peşine
düş(ebil)sek daha kolay olacak sanki işler.

Ümit Kurt 24 Temmuz 2007 11:50  

bazen kendine rağmen bile olmuyor :(

mahallenin delisi 24 Temmuz 2007 13:28  

@ümit; o da olmuyorsa zorlamamak lazım herhalde.

ve ne olursa olsun, aşka inanmaktan vazgeçmemeli insan. biz ne dersek, ne yaparsak yapalım o kendi kurallarıyla aniden giriyor hayatımıza, kendi bildiğini okuyor ve herşeyi değiştiriyor!

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP