Pazartesi, Haziran 18, 2007

kıRmızımsı

(Bu yazı bir pazar geceyarısı sayıklamasıdır, pazartesi pazartesi, iş güç arasında tavsiye edilmeyebilir ya da aksine iyi gelebilir öyle daldan dala falan. Bakın dalganıza işte, bana neyse)

Bu yılda sınavlar bitti. Her zamanki sırasıyla, önce ilköğretim öğrencilerinin yazılıları, sonra üniversitelerin “finalleri”, arada bi’yerde OKS denen zımbırtı ve nihayet ÖSS! Yabancı dil sınavı olsa gerek sahi haftaya falan o da yapılır, biter bu yılda. Hep tuhaf gelir bana yılbaşı diye 1 ocağı kutlarız cümbür cemaat sonra haziranda okullar kapanınca, iş yerinde tatile çıkma dilekçeleri/formları uçuştukça “oh bu yıl da bitti” diye bir rahatlarız. İnsanoğlu işte tuhaf, zamanın akışında kendi böldüğü dilimlere bile uymuyor .

Bir erkekle alışverişe çıkmak mı? Yok kalsın. Üstelik daha teklif edişinde bile hayır yok: “senin zevkin fena değildir, gelsene benle!” Sıpa! Fena sensin bi’kere! Bir daha kanarsam o muzır, muzip bakışlarına 2 olsun. Bir erkekle alışverişe çıkmak mı? “Fena değil” ne demek, "tapıyorum" deseler gitmem.

—Yahu herkes beni neden kutluyor ki, ne yaptım ben?
—Ama Haziran, 3.üncü Pazar, babalar,
—Baba olduğum için mi? Haha, anneniz olmasa ben baba olabilir miydim, sizin gibi harika evlatlarım olabilir miydi? Haydi gelin ona teşekkür edelim hayatımızı anlamlandırdığı için.
Evet rüya olmalı bu, böyle biri var olabilir mi gerçekte, gerçekten?

Yasin suresi, 36. ayet: "Şanı yücedir o Allah'ın ki toprağın bitirdiklerinden, onların öz benliklerinden ve nice bilmediklerinden bütün çiftleri yaratmıştır."yasin suresi ayet:36-41
Tefsiri: Bu itibarla dünyadaki şeylerin hepsi, bir zıddı veya benzeri yahut da herhangi bir bileşiği ve karşıtı bulunması yönüyle çifttirler.

Nebe suresi, 8. ayet: "Sizleri çift çift yarattık."
(kaynak olarak) (orjinal görüntü)

Sadece eş olarak değil zıddı ve benzeri ile çift! Ruh eşi mitolojik bir efsane değilmiş ne güzel, en azından ben böyle inanmak istiyorum kime ne?


Özlem Tekin’in şarkısıdır değil mi bu,
Kime ne karman çorman hayatımdan,
Kime ne yalan dolan masallarımdan, ben mutluysam..

Sorun orada işte: ben mutluysam!?

Bir de Kayahan’ın bi’şarkısı vardı, “İstanbul’da bir güzel, İstanbul kadar güzel” diye, hatta şöyleydi;

Bir gün öyle bir gün ki o benzeri yaşanmamış!
Öyle mutluydum ki İstanbul’da ben...

“İstanbul Hatırası”ydı herhalde adı, bende kaseti vardı eskiden, şimdi baktım yok. Ne güzel şarkıdır halbuki. Halbuki ben öyle mutlu olmak için dönmüştüm İstanbul’a, kaseti aradım, şimdi yok...

“Gitme” mi daha ikna edici “kal” mı?

“Seni özledim” demek ki mi zor “seni seviyorum” demek mi? Biri diğeri demek mi yoksa? ‘Özledim yahu’, ‘özlettin kendini’ falan değil, “seni özledim” nokta. Bunun yazılmışı vardı eskilerde ama kim bulup çıkaracak şimdi.

Peki, gitmek mi zor kalmak mı?

Ne güzel demiş, dilemiş yazan; basitçe evet olsa keşke tüm yanıtlar. Ama her soruya karşılık gelmiyor ki evet.

Bir film vardı, çocuğun bir bilardo topu vardı, 8 numara, yolculuğa çıkıyordu. Topa "evet-hayır" soruları soruyordu. Bir sürü acayip tiple karşılıyor sonunda hayatının kızını buluyordu o yolda. Route 65 gibi bi’şeydi. Ama kaçtı? Cine5 verir arada sırada. Çocuğun doğum gününde başlar film. O da en çok mavi rengi sever. Bulamadım şimdi. Neyse bulurum bi’ara. Benim de cevaplara ihtiyacım var şu sıralar en çok. Doğru cevaplar verebilmeyi, doğru kararlar alabilmeyi diliyorum en fazla. Bir de mutlu olabilmeyi. “Öyle mutluydum ki, İstanbul’da ben” diyebilmeyi.

Colorstrology diye bir site varmış, filmin ismini ararken (biri yazdı çünkü bu filmi blogunda, okudum eminim, hatta yorum bırakacaktım, sonra başka bi’şeye takıldım unuttum. İnsan işaretler, etiketler yahu, nerede aklım kimbilir) Neyse readerın arşivinden bu yazı çıktı, üstelik daha önce okumamışım, yeni bir site keşfetmiş oldum böylece. Baktım ben de benim rengim; BLUSH; imaginative, instinctive, knowledgeable. Buyruun beniimmm ;)
Lakin, persian jewel renkli bir mavi dokunmakta şu sıralar hayatıma: intelligent, seductive ve sensitive’ miş kendisi, kulağa ne kadar hoş gelen bir kombinasyon bu! Velhasılı kelam, ben kırmızıya çalan bir günde doğmuş olsam da mavi var hep hayatımda bi’yerlerde

Bi’de aklıma geldiği iyi oldu. Rica edicem (edeceğim değil, edicem) bana “neler yapıyorsun?” diye sormasın hiç kimse. Duyanlar duymayanlara, tanıyanlar tanımayanlara, tanımayanlar tanıyanlara söylesin! Hele bu soruyu, yüklemi 2 tekil şahıs, gelecek zaman kipiyle çekerek sakın sormayın bana! Aslında hiç soru sormamanızı tercih ederim, cevaplarım olmadığını söylemiştim değil mi. Hem ben size, “hayatının amacı ne?” diye soruyor muyum?

İlla "en azından nasılsın diyeceğim” diyen varsa “iyiyim efenim”. Sağlıklıyım, ailemle birlikteyim, herkes sağ ve salim, dünyadaki pek çok insandan daha zenginim. Spor yapıyorum, dalından erik yiyiyorum, domates suluyorum. Senin gibi, inatla nasılsın diye soran bi’sürü sevgili arkadaşım var. Daha n’olsun yahu :D İyiyim! Gerçekten! =))

2 akıllı çıkaramadı:

cesur kedi 18 Haziran 2007 11:49  

Nasilsin diye sormucam ki.. yok yok iyi degilsin sen.. hem iyi nedir ki? onu kim belirlemis ya da sen benim belirledigim iyilik standartlarina uymak zorunda misin ki? ya da senin iyiliginden banane ya da sen mutlu ol , mutlulugundan haber ver sevinelim.. vs. vs.
sevgiler

mahallenin delisi 18 Haziran 2007 11:59  

@elif'cim: eksik olma yahu. sormadan, sorgulamadan burdasın ya, daha ne isterim ben!artık ben de umursamıyorum genel geçer tanımları zaten.
ayrıca iyiyim, valla bak =)) ve mutluluktan haberler vereceğim en kısa zamanda, umuyorum, inanıyorum!

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP