mavi-siyah
Bu ara hiç yazasım yok, okuduğum da pek söylenemez zaten. “İki Şehrin Hikayesi” (Charles Dickens) sürünüyor elimde ne zamandır. “Yüzyıllık Yalnızlık” (G.G Marquez) da yatağın başucunda bakmakta bana, bitmeyecek bu gidişle. Yine bitiremezsem bu onu 3. yarım bırakışım olacak, oysa bu kez epey yol kat etmiştim =(
“Satranç” diye bir uzun öykü okudum, Stefan Zweig yazmış. Kartal’dan Kapalı Çarşı’ya gidip döndüğüm bir gün yolda geçirdiğim zamanlarda okundu bitti ama o sayılmaz. 70-75 sayfa bi’şey. “Kültürel Antropoloji” (William a. Haviland) var çalışma masamda, gidip gelip karıştırıyorum iki-üç sayfa ama bu da onu okuduğum anlamına gelmiyor. Sonracığıma çantamda “İyi ve kötü tanrıların önyargılarıdır.” (Helmut Eisendle) var, onu okuyorum aslında ama 130 sayfa 1 aydır hala bitmedi, galiba hep aynı sayfayı okuyorum =D Bitirebilirsem size de tavsiye etmek isterim. “Çalışmak bedava olan tek eğlencedir”, “Savaş kültürün kış uykusudur”, gibi alt başlıkları var. Hatta bi’yerde mesela; “Zaman. Sonsuz bir zaman aralığı olan geçmiş ve gelecek arasında sonsuz derece kısa bir zaman aralığı olan şimdiki zaman vardır. Bir saniye bir an hepsi bu kadar. Bu zaman aralığının veya anın yalanı yoktur, uzunluğu da yoktur ama yine aynı anda hem sonsuz hem de hiçbir şeydir. Bir vardır bir yoktur. Değişen veya değişmesi gereken bir şey neye doğru olursa olsun bir an içinde değişir...” diyor ama önce benim hepsini okumam gerek değil mi?
Böyle işte, normal insanlar izledikleri filmleri, okudukları kitapları anlatırlar ben okuyamadıklarımı anlatıyorum. Yaşayamadığım hikâyeleri yazıyor, yazamadıklarımı yaşıyorum... Mütemadiyen sayıklıyorum. “Ben deli değilim” diyorum, kimseler inanmıyor.
2 akıllı çıkaramadı:
şeyy, kem-küm..aslında..yani.. hani.. deliysen dahi sevimli bir delisin bence:)
@ruki; ayol sevimlisi, antipatiği var mı, deli işte! deliii, deliii =P
Yorum Gönder