biRaz ondan, biRaz bundan çokça benden RenkleR
Bu bir günce. Yani bildiğin günnük işte. Günce deyince daha havalı oluyor hepsi o. Ama “biR delinin güncesi.” Peki kim bu deli? Hem deli diye kime denir ki sahi? Sürekli aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar almayı bekleyene mi, kendi kendine konuşana mı yoksa çok çılgın olana mı? Ben hiçbiri değilim, hepbiriyim. "Kendini keşfedebilmenin bedeli değildir delirmek; delirebilmenin bedelidir kendini keşfetmek" demiş Elif Şafak. Kendimi keşfetmeye çalışıyorum herhalde. Belki de Murakami gibi "olayları sözcüklere dökmedikçe anlayamayan o yeteneksiz insan türündenim."
Çok zekiyim ama yeterince akıllı değilim. Çok iyi yalan söylerim. Aptal insana tahammül edemem. Yalanlarıma kanıyorsa aptaldır. Siler geçerim. Yazamadıklarımı yaşar, yaşayamadıklarımı yazarım. Mutluysam yazmam, niye bırakıp yazayım, tadını çıkarırım.
Özlerim, umut ederim, beklerim, vazgeçerim. Beklentilerimden vazgeçmeyi, özlediklerime kavuşmayı umarım en çok. Çok soru sorarım. Yanlış soruları, yanlış adamlara, yanlış zamanlarda sorup, doğru cevaplar beklerim. Alamam tabi. Daha çok sorarım. Sormazsam kancasına takılır kalır, devrik noktalar koyarım. Devrilir yine kalkarım. Ama hacıyatmaz değilim devrildikçe kanarım.
Limonatayı tutturamasam da keki güzel yaparım. Pilavda da iddialıyım ayrıca. Severim sofralar hazırlamayı sevdiklerime. Ama en çok rakı-balığı severim. Sohbetiyle, deniziyle, fırında tahin helvasıyla. Mangal yakamayan, güzel karpuz seçemeyen adama adam demem… Kahve + tiramisuya hayır dediğim görülmemiştir. Kebap, şalgam, künefe söz konuysa bütün toplantıları iptal ederim. Toplantı masasındaki kurabiyelerin pelit olması bu durumu zerre etkileyemez. Tüm bunları aynı gün içinde yemişliğim de yoktur çok şükür. Yemekteki zeytinyağı mı mısır yağı mı pek ayıramasam da ağzımın tadını bilirim.
İlkokulda ki okuma bayramında herkes mühendis, hemşire olurken ben ev hanımı olmuştum. Sarı bir mutfak önlüğüyle sahneye çıkıp çok kafiyeli bir ev işleri dörtlüğü okuduktan sonra “biraz da erkekler yapsa dünya mı patlar” dediğimde en çok alkışı ben almıştım. Bugün evimin hanımı da değilim, sahnenin yıldızı da. İkisi olmayı da istemedim zaten. Olduğum her şeyin en iyisi olmaya istedim sadece. Tipik kova’yım yani. Biraz ağlak balık etkileri var haritamda, gıcığım onlara da. Bi’de çift sayılara gıcığım. Tek olanları severim ben; 19 candır, 9 şans. 21. yaşım hayatımın en güzel yaşıydı. 25 onun kadar güzel olmasa da “25 bitmeden yapılacaklar” listemdeki hemen her şeyi yaşattı bana. Tek bir şey kaldı listeden. O da olana kadar 25 yaşında kalacağım. 2009 itibariyle ikinci 25imi yaşıyorum. Yaşamaya İstanbul’dan katılıyor, tüm yaşamacı arkadaşlara baş ağrıları diliyorum. Bu cümleyi de met-üstten aşırdığımı her fırsatta söylerim.
Bu kadarım. Ya da çok daha fazlasıyım.
Bir adım var ama bir sıfatım yok.
Yaşıyorum;
unutuyor ve unutuluyorum. Kişileri ve zamanları tam çakıştıramasam da seviyor ve seviliyorum. “One life, live it” dedikleri için yaşıyorum.
Yazıyorum;
bazen unutup kurtulmak bazen de unutmamak için. Belki de unutulmamak için. “Söz uçar yazı kalır” dedikleri için yazıyorum.
© Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008
Back to TOP
7 akıllı çıkaramadı:
iki tane acil çıkış kapısı var ya hemen bir iki uyku hapı alıp uykuya dalacaksın ya da caına kıyıp mezarlıkta yatacaksın :)
birinciyi tavsiye ederim canım tecrübe konuşuyor :)
canım, çıkış kapısının nerde olduğu hayatın neresinde olduğuna göre değişmekle birlikte genelde en yakın dış kapı oluyor. şimdi sen mesela oturduğun sandalyeden kalkıp sola dönüyosun, 10-15 adım sonra karşına çıkan kapıyı açıp çıktığın an ufuk çzgisinde ki o "acil çıkış kapısını" bulmuş oluyosun :))
hatta çıkmışken gel bana, laflarız ;)
Bulursan lütfen haber ver !!!
Onunla, salonun ortasında, dizüstü bilgisayarda wikipedia' yı açmış, scream tablosunu yapan Edward Munch'un soyadı "münş" mü ? "munş" mu ? yoksa "munç" mu? diye telafuz ediliri tartıştığım bir zamana ışınlandım sayende. Sağol.
@nakhar; ikincisi bana da pek tekin gelmedi, ilki de artık acil çıkış değil günlük giriş-çıkış kapısı gibi folloş oldu =D
sevgili @f. bi'kere sen öyle canım cicimli konuşmazdın n'oldu? ikincisi hakkaten saydım 12 adım sonrası benim acil çıkış kapım oluyor, sen nerden biliyorsun? üçüncüsü "the truman show"a bir gönderme mi var ne? dördüncüsü traş takımın ben de kalmış bi'ara sen almaya gel laflarız =D (aha aha aha kötüyüm evet çok kötüyüm)
ve sonuncusu daha iyi ve terbiyeli bi'insan olmamı istiyorsan aç şu telefonunu artıııkk!!!
@ümit; dış kapı çözümü bana mantıklı geldi, ama herşeyi bırakıp gidecek cesaret lazım onun için de. sen benden önce bulursan haber et ;)
@hypo; umarım iyi bi'şey yapmışımdır...
ihtiyacım oluyor bazen benimde o acil çıkış kapısına. ama bulamıyorum nedense hiç. yangınlar ortasında kalakalıyorum. bilirsin işte. öylece kalıyorum.
@soalone; bilmez miyim hiç, ateşin ortasında, hareketsiz, bir başına kalakalmayı. o yüzden işte önceden tespit etmek lazım kapının yerini. yoksa öylece kalıyor insan, yanıp kül oluyor alevler arasında.
Yorum Gönder