Perşembe, Ekim 04, 2007

seni özledim

Bazen (her zaman?) “seni seviyorum” kadar anlamlıdır “seni özledim.” Çünkü hiç kolay değildir araya başka şeyler karıştırmadan “seni özledim” demek, Türkçede her zaman vurgu yüklemden önceki sözcüğedir ya burada da "sen”dir vurgu. Ve “seni özledim” diyorsanız, bu cümle özlemden çok daha fazlasını ifade ediyordur aslında. Herhalde bu yüzden hep "özledim bee", "özlettin kendini", en iyi ihtimalle “özledim seni yahu” ile geçiştirilir özlemin ifadesi. Oysa “seni özledim” en az “seni seviyorum” kadar güçlü, etkili ve içtendir.

Özellikle erkek milleti mümkün değil kurmaz bu cümleyi. Hele erkek erkeğe söylenmesi söz konusu bile olamaz! Çünkü eşcinsel çağrışımlara sebep olduğu düşünülür nedense. (zamanında bununla ilgili bir araştırma okuduğuma yemin bile edebilirim ama kaynak gösteremiyorum maalesef.) E hal böyle olunca bir hatunun sevdiği adamın ağzından özlendiğini duyması biraz hayalci bir yaklaşım oluyor ister istemez. Normal hayatta kurmadığı bir cümleyi öyle çat diye kurmuyor hiç kimse. Oysa aynı adamlar her gün defalarca kez küfür ettikleri için yanlarında kimin olduğuna aldırmadan (çocuk, saygı duyulması gereken bir büyük, sevdiği kadın vb.) okkalı küfürler savurabiliyor.

Neyse sosyolojik tespitler yapmak değil niyetim. Bu yakınlarda hiç tahmin etmediğim iki kişi “seni özledim”e çok yakın ifadelerle konuşunca epey şaşırdım. Hem söyleyenlere şaşırdım, hem de söyleyişlerine. Biri ; “galiba seninle kavga etmeyi bile özledim” dedi, diğeri; (...dolayısıyla) seni özlediğimi fark ettim” dedi. Hoş her ikisi de çok değil 1-1,5 cümle sonra toparladılar durumu, “kop-gel artık valla özlettin”e, “hadi kızım artık yaaa özledik bee”ye dönüştü cümleler ustaca. “Seni özledim”in o buğulu güzelliği dağıldı gitti. Ben de normale döndüm hemen tabi, unutuverdim sihirli sözcükleri falan. Ama neden bilmiyorum yazmadan duramadım işte. Başka mecralara da yazmıştım vakt-i zamanında bu özlem mevzuunu, o yüzden herhalde güncemde de bununla ilgili bir kayıt bulunsun istedim.
Özlemin benim için sevginin mutlak göstergesi olduğunu, birini söyleyerek diğerini de ima ettiğimi, sözcüklerimi seçerken bunu aklımdan çıkarmamam gerektiğini kendime not düşmek istedim... Bir de tabi kelimelere kafama göre etimolojik analizler yapmanın çok gereksiz olduğunu, böyle deli saçması tespitlerimi kendime saklamam gerektiğini not etmek lazım bir kenara.

Böyle de anlamsız saçmalarım işte, siz ne bakıyorsunuz bana, dönün işinize gücünüze yahu.

6 akıllı çıkaramadı:

Goddess Artemis 4 Ekim 2007 01:43  

Ben de seni özledim şekerim, ne zamandır yorum filan gelmiyor senden. Baktım olmayacak, mimledim seni!

Tugc 4 Ekim 2007 06:07  

İşime gücüme dönmeden önce bir şey yazmazsam, çatlarım.
Düşündüm de, evet bunu bazen yapıyorum (her zaman? :) ), İngilizler veya amerikalılar bizden çok çok daha soğuk ve yapmacık insanlar olmalarına rağmen, onlarda hiç you have made yourself missed falan gibi bir kalıp yok...I miss you, ya da miss you.. Nokta yani...
Bizler gereksiz şeyler için mi fazla içteniz yani? Ya gerçeklerde? ya da olmazsa olmazlarda?
Kafam karıştı yine...Bu da bazen (her zaman) olanlardan.
:)

Ümit Kurt 4 Ekim 2007 12:03  

Öncelikle Tuğçe'nin yorumuyla ilgili bir yorum yapmak istiyorum. Bu çelişki 2 nedeni var bence. İlki utangaç ve naif bir millet olmamız. İkincisi "yaa tabii, hadi canım sende" diyenler için :) Bu özellikler gün geçtikçe kayboluyor modern yaşamla beraber. Modern yaşamlarımız bizi "tek kullanımlık, fast-food" gibi kavramlara fazlaca alıştırdı. Artık ilişkiler de bu hale geldi.

Şimdi gelelim MD 'ye :)

Benim hiç unutamadığım anılarımdan birisi çok sevdiğim, hala da görüştüğüm ve ömrümün sonuna kadar görüşeceğim kardeşten bile öte bir okul arkadaşımın pansiyonun ranzasında yanyana otururken bana durumu şakaya vurup hafifletmeden, kendini saklamadan "iyi ki gitmedin" demesidir. "Seni özledim" kadar değerlidir bence.

Kadın erkek herkes yapıyor bu söylediğini tek kullanımlık ve hızlı tüketilen zamanımızda.

Tugc 4 Ekim 2007 21:27  

Umit,
Bak sana arkadaşının dediği bir şey var..Sorun zaten onu bile söyleyebilmekte..
Ama yalan mı yani, bizim diyarlarda söylemediğin ve acı çektirdiğin kadar değerli olmuyor musun? hislerini söylediğinde dönüp dolaşıp ayağına çengeli yemiyor musun...?
İşte rahatsız olduğum bunlar..
Yoksa buradaki yapmacaıklıktan zaten nefret ediyorum, nefret ettiğimi yüzlerine de söylüyorum yani, o derece :D

Adsız,  4 Ekim 2007 22:40  

vay be. hatun milletinin 1648 GB hard-diski olduğunu bilirdim ama bu kadarına pes! sen hem konuşmanın akışını bozmadan karşındakine laf yetiştir, hem o konuşmayı hafızana kelime kelime kaydet hem de aynı anda söylenenleri analiz et!

senden korkulur diyorum başka da bişey demiyorum...

mahallenin delisi 5 Ekim 2007 02:29  

@goddess artemis; evet ben biraz tembel bir blogger oldum bu aralar. ne desen haklısın.

@tuğçe; hakkaten ya, "you have made yourself missed" deyince bile algılayamadım bir anda, tırmaladı kulağımı. ben "süründürdüğün derecede değerlisin" tespitine katılıyorum. duymaya ihtiyacımız olan şeyleri söylemek konusunda fazlaca cimri davranıyoruz. samimiyetten anladığımız çoğu zaman insanların yüzüne karşı "sıcak" olmak ama haklarında asıl düşündüğümüzü, yargımızı, hissimizi öldür allah kimselere söylememek. galiba yani, herhalde. kafam karıştı benim de...

@ümit; Tuğçe'nin dediği gibi sana arkadaşın tüm içtenliğiyle söylemiş "iyi ki gitmedin" diye. tek kullanımlık ilişkilerden ziyade garip bir savunma mekanizması bu sanki. hislerinden, içinde kopan fırtınalardan kimselere bahsetmedikçe süslü maskeleri çıkarmadıkça güvence hissediyor insanlar kendilerini. galiba yani, herhalde. kafam karışık da bu konuda =)

@f. tepitiniz doğru olmakla birlikte ne yazık ki eksik bayım: aynı konuşmayı bir de anlamlı cümleler bütünü haline getirip yayınlayabiliyorum! ayrıca benden korkuyorsan vah haline. daha ne kurnazlar var hemcinslerim arasında bir bilsen...

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP