Bir saat: Kolumdakini hiç sevmediğimi hatta nefret ettiğimi fark ettim. Tarih ayarı da bozulmuş üstelik. Hiç “ayın kaçı bugün” diye saate bakmam ki!? Solak olmayan ben için sağ koluma takılmak üzere, kocaman, dev gibi bir saat. Zamanın artık aleyhime işlediğini gözüme sokması için.
Bir defter: Kalın kapaklı, çizgisiz. Bir yazar için “o çizgili kağıda bile yazmaz, özgürlüğünün kısıtlandığını düşünür” demiş birileri. Kimdi söz konusu kişiler hatırlamıyorum. (Oysa "bilgi hatırlamaktır" demiş Balzac.) Mutlaka çizgisiz olmalı benimki de işte. Almak için neden bu kadar erteledim, yeni bir defter açmak için hayatımda neyi bekliyorum?
Bir atkı: Kara kartalımı boynumdan çıkarıp, boynuna doladığımdan beri almamışım yenisini. Maça da gitmedim herhalde o askere gittikten sonra. Hatırlamıyorum ki. Gelince gideceğiz nasılsa yine. O zamana kadar almalı mutlaka, bu kez “çarşı” !
Bir başka atkı: “Örgü sevgiyle ürer” demişti Seher teyzecim ilk atkımı örerken. Sevgiyle değil stresle ürüyordu benim ki o zamanlar. Unutmuş olabilir miyim örmeyi, ip almak lazım önce, ne renk acaba?
Bir fincan: Mavi. Desensiz, çizgisiz, karikatürsüz, baskısız. Sadece mavi. Kış günlerinde, üstünde dumanıyla yağmur vurmuş camın kenarında okumalarıma eşlik etmesi için. Sadece mavi
Bir kolye ucu: Nazar boncuklu. Mümkünse gümüş. Olmasa da olur, ama ömrü uzun olsun. Ya da üzerinde tek bir nazarlık olan bir bileklik, incecik. Yüzük yok madem artık, hiç çıkarmamacasına takılabilmeli.
Bir tablo: Tablo benim neyime yahu poster işte. Yine Dali.
“Apparition of Face and Fruit Dish on a Beach” yok yok önce “Disintegration of the Persistence of Memory”. Persistence of Memory’nin üstüne asmak için. Sonra duvarda yer kalmayacak zaten. İnternetten sipariş versem mi acaba yoksa şu benim Kadıköy’de ki amca bulur mu? Sahi nerdeydi onun yeri? Bi’de chillichilly.net diye bir yer var orada Dali saatlerinden esinlenip duvar saati tasarlamışlar. Onlardan da istiyorum.
Şimdilik bu kadar. Şu alış-veriş merkezleri içindeki kablosuz bağlantılar ilk kez işime yaradı. Yaradı da ne oldu alışveriş listesi yazdırdı bana. Olsun =)
Şimdi maç izlemeye gidiyorum müsadenizle. Fanatik Fenerli eski bir "arkadaşımla", Beşiktaşkımın maçını izleyeceğiz. Allah bana akıl fikir versin ne diyim =)
İyi pazarlar dilerim herkeslere...
6 akıllı çıkaramadı:
sizin bu tırnak içinde "arkadaş"larınızdan, yok efendim 'gel zekalarımızı kapıştıralım' diyen arkadaşlarınızdan bize ne yahu. olmamış otur; 3!
@ef.endi ef.endiii; size ne "yahu".
yalnız merak ettim o 3, 5 üzerinden mi, 10 üzerinden mi?
allah akıl fikir versin kısmına çok güldüm :)) bu arada fanatik fenerbahcelı olarak gecmiş olsun diyorum :)
@berrin; valla ben de yazarken gülüyordum ama maçın sonucu hiç de iç açıcı olmadı malum...
fanatik beşiktaşlı olarak ben de sizi tebrik ediyorum efenim, 6,5 yıl sonra nihayet kadıköy'de bizi yenmeyi başardınız =)
çarşı notu: kanaryalar hakemle kartallar yalnız uçar!
hanıım, hanımmm bu ne biçim müşteri memnuniyeti. ne demek "size ne?"
yılbaşına 1 ay kala alış-veriş (hediye?)listesi yaz sonra okura laf yetiştir. "çarşı notu" falan. cık cık cık. çok ayıp çok. fazla vermişim, otur, 1! 10 üzerinden.
sayın @f. burada satılık hiçbir şey yok dolayısıyla kimse müşteri değil, dolayısıyla müşteri memnuniyeti söz konusu değil.
bu bir hediye listesi de değil. bi'kere ben herhangi bir saati asla hediye olarak kabul etmem. üstelik bu listedeki hiç bir parça eşyaya anı bulaşsın istemem o yüzden bu liste içerisinde yer alan her her hangi bir şeyi kimseden hediye olarak almak istemem.
ayrıca yılbaşını bir hediye bayramı olarak görmediğimi, illa hediye söz konusu olacaksa yer yüzünde ki en güzel gün olan doğum günümde hediye almaktan zevk duyacağımı belirtir, saygılar sunarım.
Yorum Gönder