Salı, Kasım 27, 2007

keskin laciveRt

Şarabı dudağımdan içmeden SEVGİLİM,
Birlikte en az bir gece sabahlamadan ARKADAŞIM,
Onun derdiyle oturup ağlamadan DOSTUM
olamaz hiç kimse.


Bunu dün akşam insanlar “eski kaşardan tost, eski sevgiliden arkadaş, eski kocadan sucuklu yumurta olur mu?” konulu muhabbetlerinin tam ortasında bana dönüp “sen çok sessiz kaldın ne düşünüyorsun bu konuda?” dediklerinde söylemek istedim aslında. Ama daha ilk cümlenin sonunda sesli harflerden mütevellit bir “AaaaOoooo” ünlemi ile tepki vereceklerini bildiğimden gülümseyip, “sizleri dinliyorum dikkatle, oldukça ilginç fikirler var, mesela....” diyerek topu o ilginç fikirlerden birinin sahibine geri attım.

Sonra gece yattım düşündüm. Ölçtüm biçtim tarttım ve yaptığım segmentasyonun %100 doğru olduğuna kanaat getirdim. Sadece ilk cümle için bir istisnam var. Ancak ve ancak hayatında hiç içki içmemiş bir adam değiştirebilir sevgili tanımımı. Eğer bu yaşına kadar bir kez bile içmediyse, amenna. Ama içkiyi bırakmış birisi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Sen benden önce mumlu, şömineli sofralarda eski sevgilinle kadeh kaldırıcan, yılbaşı gecelerinde şampanyalar patlatıcan, parasız zamanlarda sahilde bira şişelerinin dibine vurucan, bana gelince “içkiyi bıraktım.” Yok öyle yağma! Madem benim geçmişimle ilgili merakların var senin, benim de olayım budur. “
Bizde böyle bundan sonra

Sabahlamak mevzuda mühim, geceyi güne teslim etmeden, sabah ezanının huzur veren makamını dinlemeden ve asıl olarak zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmadan, saatlerce ve saatlerce sohbetler edemiyorsak, hele “
sessizliği paylaşamıyorsak” biz arkadaş değil de tanıdık, ahbap falan olabiliriz seninle.

Arkadaş dediğin adı üstünde savaşta bile sırtını verebileceğin insandır. Bir de en zor en sıkıntılı zamanlarda yanında olur, dost olur, güç verir, seni ayakta tutmaya çalışır. Ama bir an gelir, sanki dünya durur, bütün çözümler tükenir, kelimeler kifayetsizdir artık. O an işte, o'nun derdi benim derdim olur, oturup ağlarız baş başa. Belki de mutluluktan ağlarız. Uzun zamandır beklediğiniz haberi vermek için arar, '3179' der, 'neeee, yaşasın!' diye bir çığlık atar ve ağlamaya başlarım. Onun mutluluğu benim mutluluğundur o anda. Ötesi berisi, bundan sonra ne olacağı, nasıl çözüm bulunacağı mühim değildir, derdi derdim, mutluluğu mutluluğumdur. Dostumdur.

4 akıllı çıkaramadı:

joone 27 Kasım 2007 19:06  

her şeyi bırak da.. ilk sorduğun üç aşamalı sou için şöyle bir cevabım olabilir: eski kaşardan tost olur da diğerleri kesinlikle olmaz.. :) yani hepsini bizzat yaşadım ordan biliyorum:)

Adsız,  27 Kasım 2007 22:19  

tüm sözlerinize %1500 katılıyorum... demek böyle akıllıca laflar duymak için bi deliyi okumak lazım. ama bence zaten kim akıllı kim deli bütün bunlar göreceli. normal kişiden kişiye değişir.:)
birkaç gündür keşfettim sizi mutluyum sadece bunu biliyorum. bu arada eşim ağzına içki sürmemiş. biz o işi şarap yerine vişneli cappy ile yapıyoruz... İlla alkol gerekmez yani:)
sibel
www.cafecihan.blogspot.com
beklerim...

crick 28 Kasım 2007 00:35  

butun bir gece hatta sabaha kadar seni okudum acaba arkadas sayilir miyiz artık? hatta biliyorum benim derdime de agladin kendi derdin gibi dost muyuz dersin? oralarda biryerdesin benim icin, diledigin sifatı secebilirsin:)

zeynep 3 Aralık 2007 18:40  

@enteldantel; =D eski sevgili hadi neyse de, şu eski kocalar hiç mi bir işe yaramaz yahu. daha bi'tane memnun olan görmedim.

@cafecihan; elbette alkol şart değil, bu sadece benim kişisel tercihim. hem iki dudak birleştikten sonra şaraba vişneye ne hacet ;)

sayacımda gördüm bi'kaç gün önce linkinizi, takip ettiklerim bölümüne eklemişsiniz sitemi çok teşekkür ederim. ben de takipeyim bundan böyle.

@crick; sıfata gerek yok, bazıları özeldir. ÖZELSİN, CANIMSIN...

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP