cevapsız laciveRt
Yine sabah oldu. Uyku alınan onca kararı alıp nereye götürüyor? Yerine şişmiş gözleri, ağrıdan çatlayan bir kafatasını nereden bulup getiriyor?
Neden konuşarak anlaşamıyoruz biz?
Ve neden “Ben böyleyim işte…” deyince akan sular duruyor?
Nasıl büyük bir kaçış bu aslında…
“Ben böyleyim, huyum bu.”
Lanet olsun, biliyorum ve anlıyorum!
Gregor yazmış ya hani kocaman, demiş yaTolstoy “her şeyi anlamak her şeyi affetmektir” diye.
Anlıyorum, affediyorum ve en korkuncu acıyorum… Üzülüyorum.
Kendi hayallerimi bırakıp onlarınkiler için üzülüyorum. Boşa geçen yılları, kaçırdıkları fırsatlar için üzülüyorum. “Onlara bunu nasıl yaparım?” diye kendimi kemirip duruyorum.
Ben 2 haftadır hazırlandığım projenin lansmanı ertelenince sinirden çıldırıyorum, istifa dilekçeleri yazmaya başlıyorum, 25 yıllık bir projeyi bir gece de paramparça edebilir miyim hiç? Cesur muyum o kadar?
Falan filan işte.
Şimdi yine uzuuuun vadeli planlar yapmak icap ediyor...
3 akıllı çıkaramadı:
herşeyi anlayabilirsin, gerekirse herşeyi affedebilirsin ama yazı silmemelisin.
günlüğünün yapraklarını kopartacağına bi daha günlüğüne o yazıları yazacak durumu yaratma diyor ve rectuma dönüyorum.
gregor; yapraklarımı koparmıyorum ki ben =(
her karıştıran görmesin diye bir kaç sayfa önceye yazdım sadece.
söylediklerimin arkasında dur(a)masam da yazdıklarım orada öylece durmakta.
gördüm.
bi şekilde durması iyi olmuş.
Yorum Gönder