yeşilimsi
Boğazım çok acıyor. Doktor 1000 mg. antibiyotiği dayadı yine. Bu farenjit belası başka türlü geçmiyor zaten. Habire ılık bi’şeyler içmekten gına geldi. Yarın bir de iş var. Ve bi’dünya telefon görüşmesi yapmam gerekiyor. Off ki off. Aman niye ofluyosam. Gerekirse öğleden sonra basar çıkarım. Göbek bağımız var sanki şirketle.
S. yi aradım bugün. Kelimenin tam anlamıyla sıçtı ağzıma. İyi de oldu doğrusu, kendime getirdi. Hele son dakikada bütün olaya bir teşhis koyuşu vardı ki… İnsanın hatalı olduğu zamanlarda böyle acımazsızca eleştiren, yerin dibine sokup çıkaran bir dostu olması güzel. Bana demişti zaten çok önceden. Bu defteri en son kapadığımda demişti. 'Ne köy olur ne kasaba sizden, yapamayacağınız belli, adam kendini biliyor yanaşmıyor sana, bıraksende hiç çabalama' demişti. Hepsini tek tek demişti. Ben gittim naptım, o bunları hiç dememiş gibi başa sarmaya çalıştım bütün filmi. Yemedi tabi. Cesaret isterdi 2 kez aldattıktan sonra “tamam varım” demek, diyemedi O da. Ha, bunca yalanın ardından katıksız bir saflıkla “ya gel gir içeri ya da çek git” demek gereksiz bir delilikti. Oda bana mahsus zaten.
Telefonu kapatmaya yakın, ben artık “haklısın”, “evet demiştin” demekten yorulmuş başka bir cümle türetmeye çalışırken, küt diye sustu bizim hatun. 10 saniye falan hiç sesi çıkmadı ben hat mı kesildi acaba diye bakarken resmen gürledi:
“Bana baak, bu adamın ne sorunu var?”
“Yani evet benim gibi bir hint kumaşını bulmuşken birlikte olmaya bir türlü yanaşmadığına göre… “
“Kes zırvalamayı da bu adamın sorunu ne onu söyle; uyuşturucu mu kullanıyor, şizofren mi, alkolik mi, ne tedavisi oluyor?”
“Hönk!”
“Bu herifin bir sorunu yoksa bana da S. demesinler. Sen bana yok de, ben oraya gelip kendi elimle yapıcam aranızı, nikah şahidiniz olucam ulan, sen bana normal olduğunu söyle, yarın ordayım, gelinliğini bile ben alıcam!”
“Ya ne alakası var S. cim. Bak büyük laflar ediyosun hem gelinlik falan biliyosun İtalya’ya gidilecek onun için”
“Sıçtırtma İtalya’ya şimdi hadi ‘hiç bi’sorun yok, gayet normal birisi, öyle kendi çapında çapkın falan sadece’ de bana”
“Ne alakası var ya?”
“Sen, bu adam gerçekten sorunlu olmasa bu kadar uğraşmazdın, bu kadar koşmazdın peşinde. Asıl sorunlu sensin kızım. Önce senin tedavi görmen gerekiyor bi’kere. Allaaan danası! Salak sen bu hayata doktorculuk oynamaya mı geldin sanıyorsun ne diye uğraşıyorsun bu hasta insanlarla anlamıyorum ki.”
“Şşşşşşş ayıp oluyor ama...”
“Git işine yaa. Ayıpmış. M.yi adam ettin topluma kazandırdın yeni hastan ne tedavisi görüyor, yoksa psikolojik falan mı bu sefer, aile doktoru falan da var artık bu konuda, ona da önerdin mi bari?”
“Yok kızım ben seninle arkadaşlığımı kesiyorum artık. Yeter be bu kadarı fazla. Her boku bilmesen olmaz di mi? seni arayanda kabahat zaten. Sus tamam hadi sonra görüşürüz. Kapadım ben”
“Ben biliyorum malımı işte. Sorunlu birini buldun kabardı anaç damarların tabi. O iyileşecek siz de sonsuza kadar mutlu bir hayat yaşayacaksınız hayalleri de kuruyor musun bari? Ah yavrum benim. Kıyamam ben sana ya. Ama sende haklısın bebeğim çıkmadı ki şöyle normal bir adam karşına. Hangisini tutsan elinde kaldı. Sende uzmanlaştın tabi, sorunlu adam paratoneri gibi çekiyosun hepsini etrafına. Başka türlüsü gelse dengem şaşacak diye korkuyosun, bulduğuna yapışıyosun böyle. Bak gerçek hayat böyle değil kuzum. Normal insanlar normal flörtler yaşayıp ilişkiye başlıyorlar böyle daha başında aylarca sürünmüyor işler. Sen elini tutuyorsun. O da öpüyor dudağından al sana aşk! Bu kadar yani. Daha karışık değil.”
Ben bu cümleye varana kadar çoktan ağlamaya başlamıştım. Epeyce bir ağladım, o da konuştu hiç susmadan sağ olsun. Yarayı bulduk. Kanattık da kanattık. Arada beni bi’posta daha sıvadı, bu durumu ona daha önce anlatmadığım için. Sonra topluma kazandırdığım diğer hastalarımı çekiştirdik. Kapatırken epey ferahlamıştım. Gerçi bu sesle 1,5 saatlik bir telefon görüşmesi epey yordu ama bu 2 günde olan tüm yorgunluğumu farenjite havale ettim ben. Bu bet ses, bitkinlik, yorgunluk, bir türlü ağlayamama hali falan hepsinin müsebbibi farenjit.
Şu antibiyotik bir bitsin hepsi geçecek bak. Bu gecekini saymazsak 3 günlük dozum kalmış. 3 gün sonra hepsi bitecek. Semptomlar düzelmeye başladı bile. Şimdi biraz maça bakayım, sonra da yatayım. Yarın güzel bir gün olur belki. Belki şehre bir film gelir. İklim değişir belki, akdeniz olur. Belli mi olur?
9 akıllı çıkaramadı:
heeyyy.. bak helal o S. ye. günlerdir kastırıp duruyodun toplasan 2 çay kaşığı etmeyecek göz yaşı damlası için. höyküre höyküre ağlasaydın fırsatını bulmuşken.
bak demek benim gözümden elimden vs.vs. kaçan hastalıklı tipler sana yapışmış demek ki. tüh bileydim onları da görür ehlileştirirdim. seni bu kadar üzcekleri ne bilim beenn. tabi senin de bu kadar paratoner kılıklı olduğunu da bilmiyodum..
amaan kaç tane kaldı ki manyak adamlardan. elbette bir iki sağlamı da bize düşer be güzelimm. üzme canını.
nautilus; bi'tarftan sen, bi'tarftan ben temizleyeceğiz hepsini az kaldı =P gerçi bana hala manyaklar normallerden daha fazlaymış gibi geliyor. o yüzden normal birini bulsam bile bu saatten sonra farkına varamam ben herhalde =)
Cesurca bir yazı.
Derin ve uzun bir konuya değinmiş olmana rağmen tek cümleyle Karamsar olmamalı derim.
okuyup duygu iniş çıkışları yaşadım.objektif olunamıyorsa bir konuda yeterince objektif olabilen dostlarımıza sarılmalı...
ağlamamalı yaa...değmezki...değil mi ama...
sevgi ile...
Blogunuzu başka bir blogdan (kafamcokarisik.blogpot) buldum..Blogunuz çok değişik(ismiyle yazılarıyla herşeyiyle :D) geldi..takip ettiğim bloglar arasına aldım..Birkaç gün önce bende blog yazmaya başladım ve sizinle "blog kardeşliği"(siz neler var neler demişsiniz) başlatmak istiyorum..Blog kardeşlerinizin altında yer bulursam ne mutlu bana..Yorumunuzu bloguma gönderirseniz sevinirim(herhangi bir iletişim adresi yoktu yorum yazmak zorunda kaldım kusura bakmayın :D )
bu arada blogumun adresi:
http://eekmekarasi.blogspot.com
faik murat; sanırım öyle =) biraz üzüldüm diyelim, karamsar değilim, olmayacağım (inşaallah)
ayşenur; Merhaba öncelikle. hafta sonu yaşadıklarımın finaliydi bu yazı, asıl sorunu tespit etmişken bir daha unutmamak için yazıldı. eh biraz da ağlamak lazımdı, ağladım geçti.
ghb; söylediğiniz blogda bildiğim kadarıyla benim linkim yok. "neler var neler" köşesi de bana ait değil, bloglar arasında dolaşırken copy-paste'ler karıştı sanırım. sayfanın sonunda kocaman bir mail adresi vardı ama onu görmek içinde sayfaya en azından bir kez baştan sona bakmak gerekiyor tabi...
neyse link değişimi, tıklama sayısını arttırmak gibi dertlerim olmadı hiç bir zaman o yüzden sizin anladığınız anlamda bir blog kardeşliği bana göre değil, teşekkürler.
Sevgili mahallenin delisi:
1-Evet dün 15-20 blog ziyaret ettim.Hemde aynı cümlelerle :)..
2-Ama nedeni hepsine ayrı ayrı cümlelerle ziyaret metinleri yazmaya üşendiğimden.Yani bloglarınızı takip etmeyi -gerçekten- düşünüyorum :)..
3-Sizin değiminizle İade-i ziyaret için size teşekkürler..
Not:Hakkatende kocaman bi adres varmış..Buna diyecek bir şeyim yok :)..
Not2:Bu metnin bir benzerinide kendi blogumda yorumlar kısmında yayınlayacağım.Şimdiden söyleyim :)..
ghb; her zaman beklerim efenim, görüşmek ümidiyle.
Yorum Gönder