Cumartesi, Haziran 14, 2008

solgun mavi

Hayır ağlayamıyorum. Olmuyor bi’türlü. Doluyor doluyor doluyor, 1 damla süzülüyor uzun uzun yol alıyor yanağımdan boynumda. Bitiyor. Demek ki gerçekten üzgün değilim. (Mi acaba?)


Yazmak güzel şey. Sıcağı sıcağına yazdıklarıma baktım da. Hakkaten kafam karışmış. Darmadağın yazmışım, bir dolu imla, cümle hatası da cabası. Şimdi bi’kere şu konuda anlaşalım ben bunu gerçekten beklemiyordum-beklemiyormuşum. Nasıl oldu da bir anda basıp gitti şaştım kaldım. Telefonu facebook arkadaşlığını silmekle olacak iş değildi bizimki. En mühim bağımız msndi. Adam kopardı attı. Helal olsun. Epeydir günceye de uğramıyor zaten. Alkışlar kendisine. (Ben de o yüzden bu kadar rahat yazabiliyorum zaten şu anda) Sırf o okumasın diye başka yerlere yazdıklarımı da taşıdım arka sayfalara. Oh kişisel bütünlüğümü de sağladım kafam rahat. (gizli kalması değil derdim. bir türlü elim varmıyor kilidi açmaya. linkleri gören ses versin, yeter)


Bugüne kadarki msn loglarına, mesaj kayıtlarına, görüşmelerimizde olan bitene kısaca yaşadıklarımıza bir daha baştan aşağıya baktım bu vesileyle… Yüzleştim kendimle. Bak neler buldum, bilinçaltımda.

Aa bilinçaltı demişken Tam şu anda rüyam geldi aklıma. Onu görmek için bir basket sahasına gitmişim. (ben iş çıkışına tünemeyi düşünmüştüm =)) Tek başına oynuyor. Kaçan topunu yakalıyorum. Beni görünce gülüyor kocaman. Konuşuyoruz, neler konuştuk çıkaramadım şimdi. Sonra birden deniz kenarındayız. (Maltepe sahildeki basket sahasına gitsem görebilir miyim acaba, bu rüya buna mı dalalet =)) El ele yürüyoruz. Mutluyum galiba. (zaten onunla olup da bir türlü “mutluyum” diyemedim, rüyada bile belli belirsiz hislerim) son hatırladığım koridor gibi bi’yerde arkasını dönmüş yürüyor. Arkasından sesleniyorum. Bakıyor. “hoşça kal sevgilim” diyorum. “sevgilim” vurgusu öyle baskın ki sanki ona ‘bak biz artık sevgili olduk, sen şimdi git ama sonra gene gel mutlaka’ demek istiyorum. Bir kolunun altında basket topu, diğer kolunu kaldırıp el sallıyor. Ve arkasını dönüp yürüyor karanlık koridorda.

Sanırım bu kez gerçekten bittiğini kabullenmem gerekiyor. Karanlık koridorda yürüyüp gitmesinin başka ne anlamı olabilir ki? Radyo açık, şarkı fallarına hep inandım ben. Son kez diye şarkı tuttum “unut beni sevgilim ben unutmuyorum” çıktı. Demet Akalın’dan şöyle nefret dolu bir şarkı çıkana kadar “bu sefer son” diye kim bilir kaç tane şarkı daha tutacağım. O'nu en son nasıl gördüğümü düşündüm de şimdi, rüyamda ki gibi arkasına dönmüştü, arabaya biniyordu...Bak yine aynı şey. Bikaç damla yaş sadece. Gürül gürül değil bir türlü.


Yüzleşme diyordum. Rüyayı hatırlayınca kötü oldum bak. Sabahtan beri yüzleştiklerimi bir türlü toparlayamıyorum. Keşke not alsaymışım. Neyse başka sefere belki.

Bir yazı gördüm arşivde normalde dikkatimi çekmezdi ya, "kıRmızımsı" demişim şaşırdım. 'Ben kırmızıya hiç yaklaşmadım bile' diye düşünürken açtım okudum. Tesadüfler işte! Bir anlamı olmalı mutlaka(?) Geçen yıl tam bu zamanlar yine interstate 60 filmine gönderme yapmışım. Bir de bahsederken 'route 65' demişim. Bu yıl 'route 69' diye neremden uydurdum acaba =)) Yine O'ndan bahsetmişim (tek cümle ama ben biliyorum ya) umutluymuşum. Şimdi yine aynı film, yine O. Ne kadar uzun bir hikayeymiş bu...

Filmin adını nihayet öğrendim. Bakalım seneye bu zamanlar neler olacak? Merak ettim bak şimdi. Bir paragraf boşluk bırakıyorum kendime. Seneye bu zamanlar doldurmak üzere…

Bugünse boğazım çok acıyor, sesim kısık. Sanırım doktora gitmeliyim. Cumartesi öğleden sonra nereden doktor bulunur ki ya? Off!!!









ben bu adama gerçekten aşık olmadım ki. niye bu kadar hüzün bir çözebilsem.

7 akıllı çıkaramadı:

Goddess Artemis 14 Haziran 2008 16:19  

Manevî olarak da, fiziki olarak da geçmiş olsun! Uzunca bir süredir benim de hiç tadım yok...

Doktor sormuşsun ya, aklıma geldi, bizim taraflardaysan Adatepe ya da Altıntepe Kızılay'a gitsene. Orada nöbetçi doktorlar oluyor her branştan.

mahallenin delisi 14 Haziran 2008 16:30  

hayrola tanrıçam sizin neyiniz var yahu =(

kızılay iyi fikirmiş gerçekten. bostancı ters kalıyor da adatepe'ye doğru yol alabilirim birazdan. teşekkürler!

nautilus 15 Haziran 2008 00:30  

geçmiş olsun delicim.. bu arada filmin adını route 69 olarak hatırlıyorum ama sallıyor da olabilirim diye de savunmuştun yani:)) o yüzden sorun yok:))
amaaannn bırak gitsin be güzeliimm. benim sana sözüm var hatırlıyorum. kendime bulduğum adamın bir kopyasını da sana yollucam zati. sen hiç merakta kalma.
ay ne sinir adam. msn den de silmişmiş de, msn den de silmişmiş de. peaahh.. ... kenarı.. ay ayıp ettim küfürlü yazdım. sorry. istersen silersin bu yorumu da. alınmam.:))

mahallenin delisi 15 Haziran 2008 00:43  

aa hakkaten laboratuarda yapacaktın bi'tane de bana diğ mi? ben de hatırlıyorum. seninki test sürüşünü geçti artık sanırım, sen izmir'e bi'git gel de çalışmalara başlayalım =D

"hayır, küfürlü yazdım demişsin de ben 'kıçını' göremedim", diyeceğim bu cümle içinden çıkılmaz bir hale gelecek. en iyisi ben yarın gündüz gözüyle kendi yazdığım yorumu sileyim =))

Berrin 15 Haziran 2008 09:41  

amannn ne dıyeyeım bılemedım :)
zor işler zor duygular bunlar..gecer unutursun deyıp zırvalamayım :)en kısa zamanda fızıksel ve ruh saglıgına kavusmanı dılıyorum..

egemavisi 15 Haziran 2008 12:24  

Geçmiş olsun. En kısa zamanda daha mutlu günlere kavuşmanız dileğiyle...
Sevgiler.

mahallenin delisi 15 Haziran 2008 21:56  

berrin; geçer tabi unutacağım orası kesin ama halen boğazım çok acıyor, yarın işte napacağım orası meçhul işte =)

egemavisi; 1000 mg. antibiyotiklerle geçirmeye çalışıyoruz işte. teşekkür ederim.

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP