Cumartesi, Temmuz 05, 2008

beyaz düş

Hayal kurmayı unutur mu insan? Yüzmek gibi bisiklete binmek gibi bi’şey değil midir hayal kurmak? Bi’kez öğrenince yıllar yıllar geçse bile tekrar yapılamaz mı? Yoksa bir yabancı dil gibi kullanılmaya kullanılmaya, kurulmaya kurulmaya unutulur mu acep?

Ben unutmuşum mesela. Şaşırdım. Uzunca bir zamandır şöyle allı güllü hayaller kurmadığımı fark ettim geçenlerde. Şu Turkcell’in senhayalet zımbırtısı var ya o vesileyle. Dedim ki 'kur bir hayal, yaz gönder bakalım millet hayal kurmak nasıl olurmuş görsün. ' Alla alla düşünüyorum düşünüyorum orijinal bi’şi bulamadım. Yok dünya seyahati, yok pahalı markalardan sınırsız alış-veriş, en ilginç olarak Van’da kahvaltı, İngiltere’de çay, Roma’da makarna şarap, Soho’da akşam yemeği yiyebileceğim bir gün hayal ettim. O da kendim için değil yani, proje gibi kurguladım öyle. Sonra baktım uçuş saatleri falan pek tutmuyor birbirini, vazgeçtim kendim için hayal kurayım bari dedim.
Yok, yok, yok.
Hayalini kurabileceğim tek bi’şey bulamadım. Kariyer falan bunlar hep hesap-kitap plan işleri. Teller duvaklar gelinlik, düğün organizasyonu falan. Hımm, düğün günü fotoğraflarıyla ilgili ufak bir hayalim vardı aslında ama büyük fotoğraf sütüdyoları tarafından yapıldığını öğrendiğimden beri o da bir hayal olmaktan çıktı. Zaten damadın kafası koca bir soru işareti, konsantre olamadım bir başka türlü hayale.

Kaçayım gideyim, kendi dünyamı kurayım dedim, Iııı ııhh aklım hep geride kalıyor, onu bile beceremedim ya, “yuh” dedim kendi kendime. Sinirlendim bilgisayarı açtım. Gençturkcell’in zımbırtısına baktım ki, bizim hayal kurmamıza gerek yokmuş. Zaten onlar bizim adımıza kurmuşlar hayalleri, biz sadece her hafta bir tanesini seçecekmişiz. Bu mudur yahu? Sen tut genç kitlen için ‘hayal et, gerçekleştirelim’ kampanyası yap, sonra de ki: ‘biz senin yerine hayal ettik, sen birini seç yeter.’ Doğru ama bu adamlar 160 karakterle iletişim kuruyorlar ne hayalleri olacak ki plazma tividen, tuttuğu takımın kombine biletinden başka.
Yemişim genç kitlenin hayallerini, benim hayalim yok lan!” diye başlayıp bir küfür savuracaktım ki, Zeynep’i gördüm. "Zeynep’ler esmer olur yahu bu nasıl güzel bir sarışın Zeynep" diye diye baktım Flickr'daki yüzlerce fotoğrafına.

Hayatı yeni keşfeden o şirin şaşkın haline baktım,
babasının kollarındaki huzuruna ve babasının gözlerinden taşan mutluluğa,
annesinin sadece annelerin anlayabileceği şefkat dolu ifadesine,
Amcasının acemiliğine,
büyükanne ve büyükbabasının tarifsiz sevgisine baktım.

Sonra babasının Zeynep hakkında yazdıklarını okudum saatlerce. Kıskanmadım desem yalan. Babamın evde olmayışı, iyi ki mi, keşke mi bilemedim. Kalkıp kendi çocukluk fotoğraflarımı alacaktım ki, minik bebişin her anını fotoğraflamaya uğraşan bir baba geçti gözümün önünden. İlk adımlarını atan veledin arkasından bir elinde kamerayla koşturuyordu. Bebiş bir an dengesini kaybeder gibi yaptı da fırlatıp atacak oldu kamerayı. O, kızının ilk adımlarını yakalamaya çalışırken ben onların şaşkınlığını kazıdım benden başka kimselerin bilmediği fotoğraf hafızama. “Hadi bırak şu kamerayı, yoğurt saati geldi” diye seslendim sonra. “Ama baksana artık koridor boyunca dengesini kaybetmeden yürüyor hayatım, bu anlarını mutlaka kaydetmeliyiz” dedi.. “Sen benim fotoğraflarımı bu kadar hevesle çekmedin hiç” dedim. Hemen bana çevirdi objektifi “ay çekme bu halimle, saçım başım felaket” dememe kalmadan bastı deklanşöre. “kıskanç sevgilim” benim derken öpüvermişti omzumdan. Hala sevgilim diyordu bana. Sevgilimdi.
Sonra mama koltuğunda kah uçaklar indirdik piste, kah yoğurtlu öpücükler kondurduk babamıza. Tam arabaya binip bir park gezmesi yapacaktık ki birden soru işareti oldu yine babamızın gülüşü. Kucağımdan siliniverdi bebişimin kahkahası. Korktum bir an, gerçekten yok oldular sanmıştım ki, bir esinti vurdu camdan. Kokusundan belliydi gece olduğu. Oysa az önce güneşli bir pazardı…

Korkum geçti sonra.

Anladım ki hayal kurmak unutulmuyormuş. Gerçekten imkânsız olanı bulmak yeterliymiş hayale düşmek için.



4 akıllı çıkaramadı:

Asuman Unsal 5 Temmuz 2008 11:13  

negzel bir yer bu böyle, biz ailecek bayılıyoruz sizlere,

ay Zeynep Hanımı hele
her gün maşallahlıyoruz, sarıp, sarmalıyor, iyi dilekler ekiyoruz yollarına...

Ne güzelsiniz siz...

egemavisi 5 Temmuz 2008 12:40  

Zeynep ne kadar güzel bir isimdir böyle. Kızım olursa adını Zeynep koymak istiyorum. Zeynep türküsünü çok sevmem de bunda etken sanırsam.
Bahsi geçen küçük Zeynep'in de şaşkın haline bayıldım. .)
Büyük Zeynep de üzülmesin, gülsün bundan gayrı.

Nakhar 5 Temmuz 2008 15:23  

dün gece bu linkler çalışmıyordu ve yorum bırakamadım... zeynep hakikaten çok güzelmiş, ama biraz bizden değil gibi (yani türk :P) avrupai bir havası var...

vee hayal kurmayı unutmaya gelince asla unutulmaz, hayal kurma yarışmaları insanı birşeye zorla adapte etme ve kısıtlama çabasında oldukları için insan hayal gücünü yitirdi sanıyor...

insanın hayal gücünü unuttuğu an ruhen öldüğü andır... ki alzhimer hastaları bile hayal kurabiliyorken... bizim bunu kaybetmemiz şimdilik olanaksız :)

mahallenin delisi 6 Temmuz 2008 13:51  

asuman; minik Zeynep'i biz de yani tanıdık açıkçası. nazar değecek diye bakmaya kıyamıyoruz.

kovuğu da sık sık ziyeret ediyoruz, selamlar =)

egemavisi; ben küçükken sinir olurdum Zeynep isimine sonra büyüdükçe pek sevdim, Zeyno halini hiç sevmedim o ayrı. Zeynep'in bir anlamı da "babasının süsü". bu yüzden olsa gerek benim tanıdığım tüm Zeynep'lere babası tarafından verilmiş bu isim. Umarım böyle şirin şaşkın bir süsün olur seninde =)

büyük Zeynep'te gülmek konusunda dersler almaya karar verdi artık, insanlara gülmeyi öğreterek para kazanan bir meslek dalı var mı yeryüzünde onu araştırıyor bu günlerde.

nakhar; evet çalışmıyor muş linkler, sağolsun egemevisi söyledi de düzelttim. Zeynep hakkında pek bi'şey bilmiyorum aslında, internetteki izlerini takip ettim sadece. soy ağacında bir avrupalılık var mıdır bilemem ama çok neşeli bir çocuk olduğu kesin =)

alzheimer hastalarının hayal kurabildiğini de bilmiyordum. çok etkilendim gerçekten. dediğin gibi onlar bile hala düş kurabiliyorlarsa, bizim(en azından benim) bu yeteneği kaybettik diye hayıflanmamız öyle boş ki..

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP