Çarşamba, Temmuz 23, 2008

kaRaRlı mavi

Örnek olay 1:

Kız, iş çıkışı 3 kız arkadaşıyla alışverişte. Kadıköy’de. Günlerden Salı. Kadıköy haddinden fazla kalabalık. Esas kız diğer 2 arkadaşına eşlik etmek için gelmiş alışverişe. İşi yok aslında. Moda’da sevgilisiyle buluşacak, akşam yemeğine kadar vakit öldürüyor. Vakit ölüyor. Alışverişler bitiyor. Bahariye’de ayrılıyorlar eve doğru. Esas kız sevgilisini arıyor. “boğa’nın oralardayım, işim bitti, sen neredesin, gel beni al”. Sevgili ne diyor duyamıyoruz. Makul bir boşluktan sonra kız tekrar “yaa öyle mi, zıkkımın dibini ye o zaman, ben eve gidiyorum” telefon kapaklı, . kelimenin tam alamıyla çat diye kapatıyor suratına. “Hayrola” diye soruyor yandaki arkadaş. “öküz, Moda’dan buraya beni almaya gelemezmiş, yürüsem olmaz mıymış, ben bu sıcakta taa moda’ya yürüyecek mişim, aptal herif” daha sövecek aslında ama telefon tekrar çalıyor.
“Ne var, ne arıyorsun?” “…”
“Sus ya, bırak alla’şkına, ben hayatımda beni yürütecek adam istemiyorum olum anladın mı?” “…”
“Aptal herif, sana mı sorucam ne zaman ne yapacağımı, gel beni al dedim adam gibi işte.” “…”
“Kes tamam. Sus dedim sana aptal. Gerizekalı! Ben bilmiyor muyum taksi tutmayı. Aptal! Aptal!” “…”
“Ben 'gel beni al' dediğimde geleceksin oğlum, sabahtan beri patlamışım zaten işte, yürümek zorunda mıyım ben o yolu öküz müsün sen? Ben hayatımda senin gibi aptal adam istemiyorum tamam mı? defol git cehennemin dibine kadar yolun var” “…”
“zıkkım olsun yediklerin!”
Telefon tekrar çat diye surata kapatılır. Devamı var ama bence bu kadarı yeter.


Örnek olay 2:

Kız, hafta sonu 2 kız arkadaşıyla Beşiktaş’ta. Uzun zamandır görüşmemişler. Pek sevdikleri kumpiri yemek ve hasret gidermek amacıyla Ortaköy’e doğru ilerliyorlar. Takside anlatmaya başlıyor. “Maşallah deyin valla çok iyi gidiyor O.’la. ama bu ara iş çıkışlarında beni almaya gelmiyor o yüzden biraz zor oluyor eve dönmek falan”
“Aaa, niye gelmiyor ne ayıp, sen zaten yeni başlamadın mı o şubeye? Tanımadığın etmediğin adamlar, hem semti bilmezsin falan”
“Yok yok eve yürüyerek 20 dakka falan bizim şube. O da gelemeyince mecburen taksiyle gidiyorum sabah akşam”
“E 2 dakkalık yol madem niye seni işten alıp-bırakmıyor”
“Şekerim şimdi ben işe yeni başladım ya, 'ay yapamadım, ay bu neydi, ay beceremedim' deyince bütün şube başıma toplanıyor, benim elimdeki iş 10 dakkada bitiveriyor. Şimdi bu her akşam beni gelip alsa ters ters bakacak şubedeki çocuklara, çocuklarda buna. Ertesi gün haliyle kimse benimle ilgilenmeyecek ne gerek var, atlarım taksiye”
“Eeööö bi’şi sorucam, sen bu adama 'sakın gelip beni işten alma' deyince işkillenmedi mi hiç, malum her yere seni o getirip götürüyor ya?”
“Yok ayol söyledim ona da. İdare et biraz dedim. O da uğramıyor şimdilik. Ama zırt pırt arıyor her an telefondayım böyle giderse kuşkulanmaya başlayacaklar”
“Nası yani, hiç tepki vermedi mi, sen durumu anlatınca?!?!?!”
“Ya bozuldu biraz tabi ama ben aldım onun gazını. Daha ilk günden işe sevgilimle mi gideyim şekerim şubenin yarısı erkek!”


Bu iki olayı benim oturup etraflıca incelemem gerekiyor. Hatta gerekirse altını çizip anlamadığım noktaları esas kızlara bi’kez daha sorup iyice özümsemeliyim bu durumu. Nasıl yapacağım bilmiyorum ama yapacağım . aha yazdım buraya. Ben de böyle olacağım ulan bundan sonra. Manyak mıyım ben bugüne kadar adamları besle büyüt, okut, mezun et, asker et, işlerini kur, sonra seni terk edip böyle hatunlarla birlikte olsunlar. Yok öyle yağma bundan sonra. Ha ben bu örnek olaylardaki hatunların ikisini de severim. Hatta ikincisini pek çok severim. Sevgilisini de yakinen tanırım. O. bizim bu kızı ayartıcam diye tam 3 sene peşinden koştu. Araya şehirler falan girdi, işler biraz uzadı falan ama bu her fırsatı değerlendirdi o 3 yılda. Bizim kız da süründürdü de süründürdü. Şimdi çocuk hem master yapıyor, hem bir dış ticaret firmasında gece yarılarına kadar çalışıyor, hem bir yayınevine çeviri işleri yapıyor hem de kızımzın şoförlüğü asli görevi. Ve bildiğim kadarıyla etliye sütlüye karıştığı da yok. Zaten bunca işin arasında ikinci bir hatun sıkıştırmak gerçekten maharet ister.

İlk olaydaki esas oğlanla ise bahsettiğim kavganın 2 gün sonrasında tanıştım. Allah nazarlardan korusun can ciğer kuzu sarması şeklinde oturuyorlardı karşımda. Hele bizim kızla tanışma hikâyelerini bir anlatışı vardı ki, kazık kadar adamın gözleri parlıyordu valla. Ben sevgilime daha 2 gün önce “aptal! Aptal!” diye hem de sokak ortasında hönküre hönküre bağıracağım, “ben hayatımda beni Kadıköy’den Moda’ya yürütecek adam istemiyorum, defol git” diye suratına telefon kapatacağım ve adam benimle ilk kez tanıştığı insanların yanında yapışık ikiz gibi oturacak, ice tea isteyince nestea getiren garsonu azara boğacak. Ütopya dedikleri böyle bi’şey sanırsam.



Yok yani tahayyül edemiyorum. Ben bi’kere adam özellikle “seni alacağım, seni ben bırakacağım” vb. demediyse her yere kendim gider gelirim. Nedir yani, taksi var, otobüs, minibüs, vapur, dolmuş zibilyon tane seçenek var. İkincisi ben Bahariye’de olacağım ve Moda da beni bekleyen adamı arayıp “gel beni al diyeceğim.” Yok artık, Kadıköy-Moda arası, akşam saatleri, günlerden Salı, adam köprü trafiğinden anca atmış kendini oraya, muhtemelen 2 saat otopark aramış ve ben Bahariye’deyim. Ya benim sevgilim bana bu durumda, “yerinden hiç kıpırdama ben seni almak için kalkıyorum” dese bile yerinden kaldırmam ki. Hala yolda olsa bi’derece. Ama adam hedefe varmış, oturmuş soluklanmış beni bekliyor. Onu 300 metre yol için tekrar otopark mafyasıyla, akşam trafiğiyle muhatap etmenin ne manası var. Bak şimdi düşünürken bile içlendim. Tıngır mıngır giderim moda’ya, hatta ona görünmeden hop uğrarım tuvalete, aynada bir ruj tazelerim, iki allık hafif bronzundan, iki fıs fıs en sevdiği parfümden, sonra gider arkasından sarılır öperim “ne yiyoruz?” diye.


Evet evet var ben de bir manyaklık kesin. Şu akşam yemeğini mesela hayalimde mutlu mesut bir geceye bağladım iki dakikada. Ama n’oluyor, adamı böyle iyiye rahata alıştırıyorsun. Sonra… Sonrası yalnızlık işte. Aha bu örnek iki ilişkide 3 yılı devirmiş çoktan. Benim yalnızlığım 3 yılı bulacak neredeyse. Yuh bana. Oha yalnız dumur oldum. 3 yıl oldu mu lan benim sevgilim, eski sevgili olalı. Bi Dakka şimdi 2006 mayısı sonra 2006 kasımı, kasım mı ekim miydi ya? Neyse ohh. Daha 2 yıl olmamış, olmuşta olmamış yani. Çüş bana. Naptım ben 2 yıldır ya armut mu topluyordum.


—Kızım sen ayvayı yemişin ne armutu?
—Boş durmadık herhalde yavrum, girişimlerimiz oldu yanee
—Hııııı, gördük hepsini. Sen mi giriştin sana mı giriştiler orası tartışılır tabi
—Sus gir içeri, ben ders çalışacağım şimdi. Önce 3 derste “sevgiliye nasıl şoför muamelesi yapılır?”, sonra laboratuar uygulamalı “sevgili Salı pazarına nasıl götürülür, gıkı çıkmadan nasıl geri getirilir?” Evet, evet yapacağım azimliyim.

13 akıllı çıkaramadı:

arzın merkezine yolculuk 23 Temmuz 2008 08:21  

Kimse sadrazamın sağ taşşağından düşmedi yaa!!! Herkes birbirine nazik olmalı, lüzumsuz şımarıklıklar ilişkileri yıpratır bana kalırsa.
Bana tuhaf geldi, birbirine bu kadar yaptırımcı davaranın bir ilişkinin üç yıl sürmesi!!! Bu işte bir yanlışlık var ya da bana ters.
Bilmiyorum yaaa ben en iyisi susiim çünkü bilmediğim bi şeyler var sanırım ya da bu gibi durumlara başka bir pencereden bakıyorum ondan:))

beenmaya 23 Temmuz 2008 16:08  

kendi kardeşimden biliyorum sevgilisine neler yaptırıyor, çocuğa nasıl davranıyor ama o böyle yaptıkça daha da değere kıymete biniyor el üstünde tutuluyor. peki ben napıyorum aman aman deyip kendimden çok düşünüp sevgilimi (şu anda olmayanı tabi)yetmedi onu almaya ben gidip en değersiz oluyorum. bu işte bir terslik mi var yoksa ters olan ben miyim sahi...

Adsız,  23 Temmuz 2008 16:29  

Yok sen boşver o lüzumsuz şeyleri öğrenmeyi. Sen kendi işini kendin yap, gideceğin yere kendin git. Naz yapmak ayrı bir şey ama örnek1'deki bayanın yaptığı naz falan değil, tiksinçlik. Onun sevgilisi de ona benzediğinden onca sene birliktelerdir.

not:openid url'mi kabul etmedi senin yorum paneli. Oysaki her yere onla yorum bırakırım. Neyse bu sefr de böyle olsun. =) Sıcak yaa..

gregor samsa 23 Temmuz 2008 19:42  

Nur suresinin 26.ayeti
"Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara; iyi ve temiz erkekler, iyi ve temiz kadınlara yaraşır."

şeklinde başlar.

var gerisini sen düşün.

not: örnek verdiğim nokta ne kadar entresan di mi. evet tahmin ettiğiniz gibi www.requemforadream.blogspot.com' u da f.gülen finanse ediyor.

Adsız,  23 Temmuz 2008 20:36  

en iyi kadın baştan beri cektiren kadın derdi babanem.haklıymış =) eskiden aptal gibi alttan alır onun için en iyisini düşünürdm yok ööle olmuo şimdi ben tersledikçe ben azarladıkça dahada bi değere biniyorum dahada sürünüyo peşimden adamım =) aptalmışım eskiden =p anormal hatun olcaksın bu dewirde anlamsz şeyler yapcaksn senden iyisi olmuo ozaman ;)

turuncu 23 Temmuz 2008 21:15  

nezaket, zerafet ve dahi letafet?

yanlış yer, yanlış zaman mı? burası neresi? neler oluyor?

mahallenin delisi 23 Temmuz 2008 23:08  

arzın merkezine yolculuk; valla birilerinin sadrazamın kızı gibi davrandığı aşikar. ve başka birilerinin de bu duruma "canım,gülüm, bebeğim sen iste yeter" tepkisi verdiğini açıkça görüyorum ben. bi'yerde bi'yanlışlık olduğu için kurcaladım bu kadar zaten. bizim bilmediğimiz bi'şeyler var ama ne???

beenmaya;hah aynen öyle, gerekirse sen kalkıp almaya gidiyorsun, sonra da adamın bi'tarafları kalkıyor havaya, indir indirebilirsen. valla bu adamlar ve bu kadınlar gerçekten mutluysa eğer biz de bi'terslik var sanırsam =(

buzcevheri; hadi örnek1 de hanım kızımız sinirli günündeydi vb çocukta bunu sineye çekti diyelim, yahu 2deki durum çok mu normal ki. adama tutup "ben birlikte çalıştığım insanlara bir sevgilim olduğunu söylemedim yoksa onlara işlerimi yaptıramam sen de gelip beni alma, anlamasınlar" diyorsun adam da buna hiç tepki vermiyor! bütün tencereler mi kapaklarını buldu yahu?

dibine not:valla hiç bir müdahalem olmadı yorum paneline bugünlerde. sıcaktan blogger'ın devreleri yanmadıysa ve benim müdahale edebileceğim bi'durum varsa el atayım hemen.

gregor samsa; çok manidar oldu gerçekten.
sadece blogu mu finanse ediyor, bodrum tatilini yeni arabayı falan kim ayarladı peki ;)

zeynep; babaanneler her şeyin doğrusunu bilir =) sen de bu tribal uygulamaları uygulayarak "kıymetli oldum" diyorsun demek. örnekler çoğalıyor, hadi hayırlısı bakalım.

turuncu; ah ahh. kıymeti bilinmedikten sonra neye yarıyor ki o saydıkların canım?

artık taktik değiştiriyorum, doğru zamanda doğru yerde durabildik mi sanki, biraz da yanlış işler yapalım bakalım.

divadeiwob 24 Temmuz 2008 08:38  

bizim oralarda (osmaniye-trabzon-aydın bölgesi ) "iki yanlış bir doğru etmez" derler.

nautilus 24 Temmuz 2008 10:16  

ekstra anlayışa da, ekstra kaprise de gerek yok bence.
aptal dediği adama aynı sıcaklıkla sarılmak da mide ister bence. ve adam gerçekten aptalsa bu adamı neden yanımda tutuyorum diye de sorgulamak lazım sanki?

mahallenin delisi 24 Temmuz 2008 21:24  

divadeiwob; vay be bölgeye bak. iki yanlış bi'doğru etmiyordur da bunların 3ü 4ü biraraya geldi mi doğruları silip süpüryorlar o işe ne diyor sizin oralardakiler?

nautilus; ha bi'de bu var sahi. aptal adamla ne diye onca zaman devam ediyorsun ilişkiye diğ mi? gerçi bunca lafı ettikten sonra o adam seni gelip alıyorsa ertesi günde hiç bi'şey olmamış gibi devam ediyorsa ben de olsam bırakmam herhalde. yani benim anlayabildiğim budur şu olaylardan.

divadeiwob 25 Temmuz 2008 11:34  

ne mi oluyor? hepili evır aftır oluyor tabi :))

faik murat unel 28 Temmuz 2008 23:58  

Benim gözlemin şudur ki insanlar ilişkilerinde, özellikle son yıllarda evlliliklerde, yaşanılan asıl sorun anlattığın yaklaşımdan kaynaklanıyor.

Herkes Prenses, herkes Prens.

İlişkiler/evlilikler, insanlar aynı gemide olduklarını fark ederlerse, sürebilir. Karşındakini gerek maddi gerek manevi bitirirsek, batan gemide bizde suyu boylarız.

Ne var ki millet suya düşmeyi önemsemez olmuş, o da ayrı bir konu.

mahallenin delisi 29 Temmuz 2008 22:32  

divadeiwob; =D
faikmurat; hakkaten, sanki kimsenin amacı gemiyi yürütmek değil. herkes kendi paçası ıslanmadan karaya varmanın derdinde. tam da dediğiniz gibi herkes prens, herkes prenses. kimse burnundan kıl aldırmıyor, nereye varacağız bu davanışlarla çok da merak ediyorum doğrusu...

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP