Renksiz
tam ortaya not: son günlerde güncemde yer alan olaylar ve kişiler tarafımdan uydurulmuş olabilir ya da yaşanmış olabilir. Şüphesiz bu tip olayları yaşayan kadınlar ve erkekler vardır lakin onları benim yazmış olmam bizzat yaşadığım anlamına gelmez, yaşamadığım anlamına da gelmez zira içlerinde bizzat tarafımdan kurulmuş veya bizzat tarafıma kurulmuş pek çok cümle mevcuttur. "E hangisini sen yaşadın, hangisini uydurdun?" derseniz "bunu asla bilemezsiniz" derim. Bakınız yukarda “günce” yazıyor. Deli meli ama günce nihayetinde. Zata mahsus bi’şi yani. Farz edin otobüs durağında unutulmuş bir defter. Okuduğunuz kadarını bilirsiniz. Gerisi hayal gücünüze kalmış. Ve üzgünüm, hayal gücünüzde yarattıklarınızla beni eleştiremezsiniz.
Ha, çıkarsınız 'bak sen şurada bunu, burada bunu demişsin yanlış biliyorsun yanlış yapıyorsun' dersiniz amenna. Ama böyle kaçak oyunlara, ufak-tefek işlere yokum,
4 akıllı çıkaramadı:
Kimbilir hangi süper zekalı ne dedi de, böyle bir not bırakmak mecburiyetinde hissettin kendini.
Delilik mükemmel bir konum. Hatta Tanrıça olmaktan bile iyi. Bir de "algı yolları enfeksiyonu"ndan muzdaripler olmasa hayat o kadar güzel olacak ki...
goddess artemis; aman yok valla bu sefer mecburiyetten değil tanrıçam. ben bile(hani suya sabuna dokunmam o bakımdan "bile") alıştım ipsiz sapsız densizlere. ama arada öyle laflar ediyorlar ki, "bi'dur orada hemşerim hooop!" demek icap ediyor.
yoksa çok şükür deli deli sayıklıyorum çöplüğümde, karışanım yok görüşenim yok =)
"Romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir…"
Milan Kundera
dipsi kuyu; usta olmak, yazar olmak böyle birşey işte. bir cümlede özetlenmiş olay. anlayana...
Yorum Gönder