Pazar, Eylül 21, 2008

sebepsiz mavi


Hayatta her şeyin bir sebebi var. Eğer hukuk okumuş olsaydım hep yanlış sorular soran başarısız bir avukat olacaktım muhtemelen. Şimdi avukat, savcı, hâkim gibi ağır sıfatlar taşımadığım için yanlış sorular soruyor olmam da, başarısız olmam da çok dikkat çekici değil.

'İstediği cevabı alana kadar aynı soruyu farklı şekillerde sormak' var bi’de. Bunu yazmak için henüz erken, üzerine biraz daha çalışmalı. Ama var böyle bi’şey yani. Es geçmemek lazım.

Bir de hiç sormadan sorularının yanıtını alan şanslı insanlar var bu dünyada. Öyle şanslılar ki “neden” in yanıtını bile öğreniyorlar. Hem de hiç sormadıkları kim bilir belki de hiç merak etmedikleri halde. Nereden nasıl buluyorlar böyle insanları, hayatlarına nasıl dâhil ediyorlar, onlarla birarada kalmayı nasıl beceriyorlar çok merak ediyorum doğrusu. Gerçekten. Ama bi’yerlerde böyle süper insanlar yaşıyor işte. Ben de uzaktan bakıyorum onlara. Gerçi bu da güzel. En azından var olduklarından haberdarım. Bu bir ütopya değil yani. Madem bu bir gerçek ve madem bu kadar yakınımdan geçiyorlar biraz hayal kurmanın kimseye bir zararı olmaz değil mi?

Mesela o yanıt benim neden’imin yanıtıymış. Ben “neden”siz duramam zaten (gerçi sormam gereken yerde sormam ya) bu sefer tam da doğru yerde sormuşum meğer “neden… ?”

Boşluklarda ne olduğu değil, yanıtı mühim. Yanıt “çünkü”süz. Hatta yanıt “çünkü ben”siz. Yanıt tek cümle. Yanıt net. Yanıt ben’li. “Çünkü sen”li.
Gülümsüyorum. Sabahtan beri çıkmadığım yatağımdan çıkıp bilgisayarı açtığıma değmiş mesela. Hiç hasta değilmişim sanki. Gülümsüyorum. Sorulmamış tek bir sorunun yanıtı, sorulacak binlerce soruyu en baştan alaşağı etmiş. Bir sürü neşeli, renkli kare geçiyor gözümün önünden. Öyle hızlı geçiyor ki kareler neredeyse finalde “and they lived happily ever after” ı göreceğim. STOP!

Vasat bir Pazar için ne kadar yoğun bir yazma isteği bu içimdeki. Cümlelerim geri mi geliyor yavaş yavaş. Birkaç basit problem çözüp, “harekete geçtim işte” diye kendimi mi kandırıyorum yoksa?

Sen sen ol sağanak yağmura şort, t-shirt, parmak arası terlikle çıkma. Larenjit farenjit neyse de zatürre diye bi’şi var bak çok fena çok!

dipsiz not: biterken neden "dance me to the end of love" çalıyordu?

3 akıllı çıkaramadı:

beenmaya 22 Eylül 2008 11:37  

sorusuz bir insan olabilir mi...yani hani demişsin ya "neden"siz insanlar var yanıtlarını hiç sorma zahmetine katlanmadan alan insanlar. peki bunlar hiç yeni soru türetmiyor mu yani öyle yaşayıp gidiyorlar mı olduğu gibi, kaldığı gibi sunulanlar gerçekten yetiyor mu yani onlara hiç ucundan kenarından uymayan bişi bulup da kafalarında küçücük bir işaret oluşmuyor mu yoksa ben çok mu soru sordum :)))

Buzcevheri 22 Eylül 2008 18:10  

İlk cümlendeki kişi benim.. ^^

mahallenin delisi 22 Eylül 2008 20:12  

beenmaya; hımm şimdi şöyle aslında. sorunsuz ve "neden"siz insan elbette yok. benim imrendiğim "neden" diye başlayan soruları sormadan yanıtını alan şanslı insanlar. elbette sonradan başka sorularda üretiyorlardır ama en azından maça 1-0 önde başlıyorlar. ve bu durumda çok daha az soru üretiyorlar ve çok daha az sorunlu yaşayıp gidiyorlar =) yani öyledir herhalde. bilemiyorum tabi =)

buzcevheri; =)) bence bu kadar acımasız olma!
doğru sorular sormayı öğrenme süreci var bi'de "deneyim" diyorlar hani. belki biraz da sabır falan.

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP