Perşembe, Mart 05, 2009

akademik moR


Şimdi farz et okuldaymışım yine, okul ne yahu “akademi”deymişim, “paper” yetişecekmiş yarın sabaha. Her paragrafın ilk ve son cümlesini yazsam yer mi hoca bunu? Yok, dur madde madde yapalım. “Hocam ben hepsini okudum ama üzerinde tartışmak için ana noktaları çıkardım sadece” dersek daha kandrıkçı olabiliriz belki.

  • Anne ve Baba : means “servet.” Şair burada okuyanın gözünü çıkarmış. Demek istiyor ki: sen ne kadar minik beyinli bir şapşalsın ki; ben gidiyorum deyince annenin “hadi yavrum inince ara” babanın da “tamam kızım sen düşündüysen doğrudur, ayarladın mı biletini” falan diyeceğini düşündün. Düşünmekle kalmadın, inandın bi’de buna!

Bu çalışmada ailenin bir insanın en büyük serveti olduğunu annenin yemek masasını topladıktan sonra ( ki masanın kapatılıp, örtünün serilmiş olması “o” konunun kapatıldığına dair görsel bir alt metin içermektedir) içeride soyunduğunu bildiği kızının odasına çat diye girerek şefkatle “babanın 15 yıl önce bana yaptıramadığını sen yaptıracaksın” dediği paragraftan anlıyoruz. Aynı paragrafın devamında, yatağının üzerinde henüz annesinin söylediklerini hazmedememiş/idrak edememiş kızın birkaç ay önce babasından duydukları geliyor aklına. Çekmecesinden güncesini çıkartan kız babasının söylediklerini hatırlayınca anlıyor “vazgeçilmez” olduğunu. Pencerenin önündeki kalorifere dayanmış, yağmaya çalışan yağmuru izlerken “Vazgeçemeyeceğini” itiraf ediyor kendine. ( ki yağamayan yağmur metaforunun burada ikinci kez kullanılmış olması akış haline geçemeyişe yapılan bir göndermedir. Ayrıca kaloriferin sıcaklığı ile yuvanın sıcaklığı arasındaki bağ da dikkat çekicidir.)

Bu iki insanın biricik kızlarının doğum gününü unutmuş olması ise onların değerinden zerre eksiltmemekte, ancak karındaş adı verilen diğer zıpırın bu durumu kimseye hatırlatmayışı “aile gibi tükenmez bir serveti parçalayabilecek yegâne güç ancak gelin olabilir” yargısını doğrulamaktadır. Ayrıca bu çalışmada incelenen kızın çok fena bir görümce olacağını söyleyebiliriz ki bunun dersimizle hiçbir alakası olmasa da karakter analizi açısından elimizin altında bulunmasında fayda görüyorum.

  • Tekila: means “nimet” Araştırmacı bu çalışmada bizlere gecenin sonunda klozetle kanka olmadan, ertesi sabah baş ağrısı çekmeden güne başlamamıza imkan veren güzide içkinin yararlarını sıralıyor. Sabahın köründe süpersonik sıfatlı gudik insanlara akşam hiç bi'şey olmamış gibi "günaydın" diyebilmenizi sağlayan tekilanın aynı zamanda süper sosyalleştirici etkileri olduğu şaşırtıcı zıtlıktaki iki olay örgüsünde ele alınıyor.
Araştırmacı, üniversite gençliğinin kaçamak Bodrum geceleri klasiği olan Tekila boom boom partilerini anlatarak verdiği “tekila dost içkisidir ayrıyetten eğlencenin dibine vurdur” mesajıyle bu nimetin sosyal yönünü vurgularken, çalışma hayatının rutininde kaybolmuş bir beyaz yakalı kölenin yalnız bir İstanbul gecesinde yaptığı kaçamağı anlatırken kurduğu “shotların sayısını çoktan unutsam da kaç gün, kaç saat, kaç dakika olduğunu hala saniye saniye sayıyordum” cümlesiyle nimetin birbaşılığa yaptığı yoldaşlığı vurgulamaktadır.

İlk olay anlatırken kahkahalar arasında duyulan

come fill your glasses and raise them high
and let us drink and not be dry


melodisi ile ikinci olayın geçtiği barda çalan

yes i loved you dearly
and if you're offering me diamonds and rust
i've already paid


şarkısı ise her iki durumun tezatlığını bir kez daha vurgulamakta ve bu iki ruh haline de ustalıkla eşlik eden süper içki tekilanın sadece tekila olarak anılması yerine bir “nimet” gibi saygı duyulması konusunda çalışmaların ivedilikle başlatılması gerektiğini savunmaktadır.

Ay saat 1 olmuş ya, çok uykum geldi. Neyse şimdi yatayım ben, yarın sabah erken kalkıp çalışırım. Daha verimli olur hem.

Bok verimli olur. Sabahın 8ine toplantı mı konur be! Çıldırmış olmalı bunlar...

7 akıllı çıkaramadı:

joone 5 Mart 2009 03:13  

saat 3 olmuş.....sabahın 8.30'una ders mi konur be...
o zaman hepimize gelsin....: "saat 3 ayaktasın uyku tutmamış yine.. ne yazıyorsun kara kara beyazlar üstüne.."

beenmaya 5 Mart 2009 09:54  

ben anlamadım bişi yaaa :)))

S 5 Mart 2009 11:22  

:) bir insanin cani sabah sabah tekila mi ceker ? evet ceker valla.

ABİ 5 Mart 2009 13:13  

tekila sabah içilirse akşama baş ağrısı oluyo mu acaba?

mahallenin delisi 5 Mart 2009 21:55  

joone; hiç hayra alamet değil bu gecenin üçünü dörde bağlamalar ya sorayım mı "sana neler oldu" diye?
"saat dört olmuş arıyorsun çaresini hüznün kederin
acıdan başka dermanı yok ki boşvermiş bünyenin"


beenmaya; valla ben bile baştan sona okumaya katlanamadım, salla gitsin =)

fakeangel; aman diyim, sabah sabah! alkolik miyiz biz =) ya bu yakınlarda bi'toplantı mı yapsak acaba?

abi; sabahın 4ünü sabahtan sayarsak, akşama baş ağrısı olmadığını söyleyebilirim ;) gerisini bilmem.

joone 7 Mart 2009 00:41  

dünyanın çekirdeğine yaklaşacak kadar dipte olmalıyım... sorulmasın bana...

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP