hıRsız yeşil
Hayır hiç biri tesadüf değil bu olanların. Önce yeşil elbisemi çıkardım dolaptan. Ütülerken, kaçta orada olacağını öğrendim. Sonra kuaförde, sevgilinle olacağını.
En kırmızı rujumu sürdüm otomobilin dikiz aynasında. En masum bakışlarımı gözlerime, en edepsiz kahkahaları dudaklarıma.
Adamın biri bir içki ısmarlıyor önce. Yakışıklı ve nazik değil. Arkamı dönüp gidiyorum. Açık hava lacivert, boğaz köprüsü mavi.
Neden içeride duruyorsunuz bu güzel gecede bilmiyorum.
Omzumun üstünden tanıdık bir ses“hoş geldin” diyor. “seni görmeyi beklemiyorduk.”
“ne kadar güzelleşmişsin”ler uçuşuyor havada. “Çok yakışmış yeşil yanık tenine.” Tam duymak istediklerim bunlar. Parmağımdaki yüzüğü soruyor samimi bir merakla. Hınzırca gülerek değiştiriyorum konuyu. Yanıtı ‘hayır’ olan soruya ‘evet’ demenin en kolay yolu bu gülüşler. Yanıtı ‘evet’ olan sorulara ‘hayır’ demenin sırrı bakışlar.
Müzik hızlanıyor gece ısınıyor. Sevgilin kulağına bi’şeyler söylüyor. Küçük çantasını alıp kalkıyor sandalyesinden. Arkasından gidecek oluyorsun. Durduruyor seni. Yanında 3-4 kızla uzaklaşıyor.
Kulağıma eğilip bir şeyler diyor en son dans ettiğim genç adam. Tenime değiyor ve nihayet aşıyor etrafıma çizdiğim sarı çizgiyi. “Avına yaklaşmanın tam zamanı.”
İçeri girince anlıyorum neden dışarı çıkmadığınızı.
Masanız dışında etrafınız neşeli, o’nun yokluğundan istifade müziğe uygun sallanıyorsun içkini beklerken. Bara arkanı dönünce dans eden kalabalığın ortasında fark ediyorsun beni. Ben gülümseyene kadar bakıyorsun şaşkınca. Gülüyorum, gülüyorsun. Sana doğru gelirken kesiliyor yolum. Neşeliyim, hiç ummadığın kadar. Öyle diyor gözlerin.
Tanıdık bir Latin ezgisi çalmaya başlıyor. Bir zamanlar adımlarını birlikte çalıştığımız. Hiç kimseye hiçbir şey söylemeden çekip alıyorsun beni piste. Sen sonrasını zaten biliyorsun. Bilmeyenlere anlatalım.
Sevişiyoruz seninle. Herkesin içinde, müzikle, ritimle, tutkuyla sevişiyoruz. Sen gömleğinin kollarını kıvırıyorsun ben boynumdaki şalı atıyorum. Kan ter içinde sevişiyoruz kalabalığın içinde.
Hayır hiç biri tesadüf değil bu olanların.
Ben bilmediklerini anlatıyorum sana.
Müzik bitince bitiyor aşkımız. Sen beni elimden tutmuş terasa sürüklerken sevgilin giriyor tuvalet kapısından. Kenetlenmiş parmaklarından kurtulup bara dönüyorum.
Sarı çizgileri geçmenin rahatlığıyla “bir viski iyi gelir şimdi” diyor adam. İki kadehten birini uzatıyor bana.
Hayır geceyi onunla geçirmiyorum.
Sabaha karşı boğaz köprüsünde bir jip geçiyor sağımdan. Beyaz güllerle süslenmiş aynaları. Arka koltuğunda kahkahalar atan yakışıklı bir damatla, bembeyaz bir gelin. Ön tarafta sapsarı elbiseleriyle gelinin nedimeleri.
Solumdan da bir ambulans, bütün gürültüsüyle yol açmaya çalışıyor. Hemen arkasında dörtlülerini yakmış beyaz bir şahin. Direksiyonunda kaygılı bir çift göz. Sağ koltuğunda ağlamaklı genç bir oğlan. Ambulans basıp geçiyor. Beyaz şahinin OGS si var mı acaba diye düşünüyorum arkasından. Varmış, ceza ödemeden geçiyor.
Kimse “neredesin bu saate kadar” demiyor. Ve sen merak edip aramıyorsun. Oysa ben sırf bu açıklamayı yapabilmek için duş almadan çıkıyorum yabancı bir yataktan.
Hayır hiç biri tesadüf değil bu olanların. Bilmediklerini anlatıyorum sadece sana.
Asla bilmek, duymak istemeyeceklerini...
5 akıllı çıkaramadı:
bu satırların yazarı belki de artık öykülerini kanlı-canlı ele gelecek şekilde yayınlamalı mıdır ki?
sanki öyleymiş gibi geldi bana.
enes güler; siz böyle söyleyince diğer hikayeMsilere de şöyle bir göz atttım da, hep aynı konulardan (hatta aynı kadından:)) bahsedip durmuşuz. kanlanıp mürekkeplenince bunlar bir cezbediciliği olmaz sanki =)
çok çok iyiydi.
harikaydi. buyuluyor kelimelerin beni.
Abi'cim ilk imza günümü izmir'de yapayım diyorum. güzel olur diğ mi? =D
feyk'im encıl'ım şu büyüleri bir de er kişiler üzerinde tutturabilsem negzel olurdu yahu!
...
yalnız var ya herkese teşekkür ederim. acaip gaz verdiniz bana. 3 tane daha yazdım bundan sonra. onları birbirine bağlayabilirsem yazı dizisi yapcam size. beni bekleyin anacım =))
Yorum Gönder