hazımsız mavi
Midem bulanıyor. Midemde değil aslında. Karnım ağrıyor. Ya da gazım var gibi sanki. İçime hava kaçmışta olabilir. Alt batında bir sorun var işte. İçtiğim antibiyotiklerle ilgili olabilir. Olmayadabilir. Stres. Muhtemelen, belki, evet.
Arayan herkes sesin hiç hasta gibi gelmiyor diyor. Dün önce okula sonra bienal’a gittim ve evet ben de hiç hasta gibi hissetmiyordum. Ama bugün başımı kafamın üstünde tutamıyorum.
Uykusuzluk. Evet geceler giderek uzuyor. Düşünmeye vakti oluyor insanın.
İstifa ederken yazacağım mailde neler diyeceğimi, gitmeden önce arkadaşlarla çıktığımızda nereye gideceğimi ve hangi şarkıyı bangır şangır söyleyeceğimi, kimlere ne mektuplar yazacağımı, kimleri son dakika arayacağımı, neler diyeceğimi şimdiden biliyorum da babama ne diyeceğimi hala bilmiyorum. Artık bu gece konuşmam lazım, ne kadar erteleyebilirim ki? Bu kadar belirsizliği ona nasıl açıklayacağım ve ikna edeceğim başlı başına bir sorunken, annem; “hiç konuşma babanla benim rızam yok seni göndermeye hasretine dayanamam” demeye başladı.
Okunması gereken bir sürü yönetmelik, öğrenilmesi gereken bir sürü detay var. Deneyimli bir akıl hocasına ya da iyi bir psikologa ya da ikisine birden ihtiyacım olacak.
Yarın işe gitmem gerek. Sabah 11 deki dersin paperı için konu seçmem gerek. Karar vermem gerek.
Hiç birini yapmak istemiyorum.
Çünkü yanlış yapmaktan ilk kez bu kadar çok korkuyorum.
Uyusam ve uyandığımda orada olsam...
9 akıllı çıkaramadı:
ne demeli bilemedim
kolay gelsin...
Gidecek olmayı bilmenin heyecanı ve getirisi olan sarsılmadır o halsizlik ve gaz. Bir de baba faktörü varmış ki onu pek anlamadım. Neyse her şeyin hayırlısı..
Yok yok, senin şimdi uyanık olman lazım. Uyandın mı bakim?
Uyanmadın mı yoksa?
Saat 12 olmadı mı :P
Nayır, nolamaaazzz :))
Bu blogda uzun zamandır okumayı beklediğim yazılar bunlar. Gecikmeli okudugum icin özür dilerim ama o kadar sevindim ki anlatamam. o zaman gitmeden görüşmek farz oldu. sana ucaklara binip, coook uzaklara gitmenin insana ne kadar iyi geldiğini seve seve anlatabilirim! harikasın, senin adına cok mutluyum!
en son babalar duyar.
hayatimda, olmaz lan bu kesin ama yine de basvurayim aklimda kalmasin mantigiyla, babamdan gizli yaptigim her is, olmustur bugune kadar.
sonra, babaya bu durumu aciklamanin karin agrisiyla debelenmisimdir bir sure.
anneler hep ayni duygusallikta. ben seni nasil gonderecegim oraya ? gitme diyebiliyorlar.
ama babalar, gercekten mantiklilar. ve gercekten de anlayabiliyorlar, yaptiginin senin hayatin icin guzel oldugunu.
dusunme derim ben cok. dusunme ve konus. o zaten anlayacak. sonra cok daha iyi hissedeceksin.
beenmaya; sağol :)
buzcevheri; hazmettikçe geçti zaten ağrılarım sancılarım :)
baba faktörüne gelince, o aslında henüz bir faktör bile değil etkisiz eleman çünkü böyle bir başvuru yaptığımı bilmiyordu ve halen kazandığımı bilmiyor. bakalım nasıl açıklayacağım...
ümit; nama nayhan, açıklyabilirim diyorum, dinlemiyorsun. uyandım tabi =P
öz'cüm; ne güzel bir arkadaşlığımız oldu bizim ya. ben de en az benim kadar sevindiğini biliyor ve hissediyorum. cümlelerin gücü adına!!! en kısa zamanda haberleşelim =))
fakeangel; hah, al benden de o kadar! gizli kapaklı yaptığım her iş ya ortaya çıkar (olumlu-olumsuz farketmez) ya da babam hisseder, ben de açıklama yapmak zorunda kalırım falan falan...
düşündüm düşündüm çıkamadım işin içinden zaten, artık yarın sabah kopacak dananın kuyruğu. umarım babamın desteğini alabilirim, yoksa tüm hayatım baştan sona altüst olacak demektir :S
şşşşt! ne var ne yok oralarda? koskocaman bir:
" EEEE PEKİ SONRA N'OOOOLDUUUU?"
gittin mi n'aptın yahu?
hep; yok yok buradayım :)
ama öyle acayip, öyle güzel şeyler oluyor ki hayatımda şaşkınlıktan dondum kaldım. bir ufak özet yazdım sanıyordum ama onu da yayınlamayı unutmuşum. gelişmelerle az sonraaa burada olacağım =))
Yorum Gönder