huzuRsuz gRi
Her şeyi kabul edebilirim sanırdım. Bu iki adam ne derse desin, onların tüm dediklerine katlanırım sanırdım... ama buraya kadarmış. Benim de sınırlarım varmış, O’nlara bile 'dur' demek gelebilirmiş içimden.
Çünkü bu anlayışsızlığı hak edecek hiç bi’şey yapmadım ben! Bu kadar da değil artık!
Ben bir yerlere ait olacağım diye çırpınırken, bu adamlar sadece BANA SAHİP OLMAYA çalışıyormuş meğerse! Beni sevmek ve benimle mutlu bir hayat paylaşmak ya da beni sevmek ve benim mutlu olduğuma tanıklık etmek falan değilmiş ikisinin de derdi. Bu süregelen, beni ve özgüvenimi yakıp yok eden “güç savaşı” da bundanmış zaten.
Biri diğerini görmek istemiyor,
Diğeri birinin karşına çıkmak istemiyor.
Biri tutmuş bir kolumdan “seni gerçekten istiyorsa bekler”,
Diğeri tutmuş diğer kolumdan “sen beni gerçekten istiyorsan bekletmezsin” diyor.
Kalbim tam ortasından ikiye bölündü.
Kemik kırığı nasıl olur bilmem, kolum bacağım kırılmadı ömrümce, kalp kırılıyor zırt pırt ya, o da unutuluyor zamanla.
Ama bu yarılmış, bölünmüş, parçalanmış kalp iflah olmaz artık.
Bir yarısı birinde, diğer yarısı diğerindeyken, nasıl çalışır ki bir bütün olarak tekrar?
Kan pompalar beynime ama nasıl can pompalar ruhuma bundan sonra?!
Şu anda sadece defolup gitmek istiyorum.
Ne birine layık, ne diğerine ait olmadan, “benim yarın sabah uçağım var” demek ve basıp gitmek istiyorum.
İkisine de beni kaybetmenin acısını yaşatmak istiyorum.
Yokluğumda “keşke”leri yüreklerine batsın istiyorum.
“Beni dinlemiyorsun”larla soldurdukları zeynep’i, cümle cümle özlesinler istiyorum.
Hatta oraya gidip, House’un hastası olacak kadar sebepsiz hasta olmak istiyorum!
Ben orada ölümle pençeleşirken, onlar burada acıdan kavrulsunlar istiyorum. Yok yok apar topar kalkıp gelsinler ve yoğun bakımının camının önünde karşılaşsınlar istiyorum. House’un ekibindekiler beni lumbar puncture senin, liver biopsi benim, laboratuar laboratuar gezdirirken, onlar orada hiçbir şey yapamaz bir halde sadece izlesinler ve acı çeksinler istiyorum.
Manyakça evet, ama House bölümün bitmesine 4 dk kala bile olsa teşhisi koyar nasılsa....
Benim hissettiğim bu acıyı, onlarda yaşasın ve benim gibi çaresizce kalakalsınlar istiyorum. Bana inanmadıklarına pişman olsunlar istiyorum!
Ben ne birinden kötü, vefasız ve terbiyesiz evlat muamelesi görmeyi
ne de diğerinden onu aldatmışçasına acı verdiğimi anlatan hikayeler duymayı hak etmedim!
Bu kadar da değil artık!
Benim kök salacak toprağım yok artık, kayboldum, onlar da beni kaybettiğini hissetsin istiyorum!
dibine not: tüm bunlar pms’nin ağır tahriki altında, bir cuma gecesinin (cumartesi sabahının?) 03.20 sinde, bir hastane koridorunda, refakat edilen en iyi arkadaşın, eşinin nasılda telaş ve korku içinde beklediği gözlemlendikten hemen sonra yazılmıştır. Üzerinden 2 doz majezik, 12 saat uyku geçtikten sonra okunup gülünmüştür. Ama gülünç ve saçma ve manyakça olduğunun tarafımca bilinmesi, bunları hissetmiş ve hissetmekte olduğum gerçeğini değiştirmemektedir.
Velhasıl-ı kelam içimden çıkmıştır, içimde kalmasındır.
0 akıllı çıkaramadı:
Yorum Gönder