havuz mavisi
Hayat özetlenebilir bi’şey değil.
Bu cümleyi ben söylediğim için mutlu oluyorum bazen. Mesela şu an.! Gerçi biraz kurcalasam eski lahitlerde bilemedin Dostoyevski romanlarında falan kesin söylenmiştir ya, olsun ben kimseden duymadan kendim keşfettim bunu.
Hayat özetlenebilir bi’şey değil. Ancak yaşanabilen (becerebilene) bir de belki yazılabilen bir şey. (okuyabilene) Ama özetlenebilir bi’şey değil
Pasaportum geldi. (almak için yaşadığım stres, kendime not: yeşil pasaport diye tutturup, bütün gününü piç eden ve sonra seve seve gidip bordo pasaport alan, aptal insanlardan, ne kadar uzak durursan o kadar iyi. Kendime not 2: her horoz kendi çöplüğünde öter, başkasının çöplüğünde eşelenme)
Sonuçlar açıklandı. RUTGERTS. New Yorker olmak benim neyime, karşı kasabadan Manhattan manzaralarını izleyip duracağım artık. Chinatown, soho… vb. vs. ancak günü birlik turların “hadi şuraya da gidelim” parçası olacak. Ayaklarım şişene kadar caddelerde yürüme şansım olmayacak, yürüsem bile akşama New Jersey’e dönemek zorunda olacağım ve zaten ertesi sabah yine ders olacak!
Zaten hayatta neyim tam ki, her şey biraz eksik, her şeye tam dibimde elimi atsam tutacağım belki ama ben ancak karşıda. Her şeye uzaktan baktığım gibi işte…
Ders demişken TOEFL’dan 110 almışım gibi bir rahatlıkla geziyorum ki ortada akıllara zarar. Sanki ben gerçekten tatile gideceğim amerika’ya….
Pasaportumu anneme teslim etmişler, zarfın üzerinde de kocaman pasaport yazıyor. Türkiye’de bu tip işlerin kişisel mahremiyet alanına girmesi, 1 asır falan herhalde. Pasaport gibi bir evrak, bir kimlik, nasıl oldur da benden başka birine teslim edilebilir aklım almıyor.
Kadın “sana bi’şey geldi” dedi. “Gördüm” dedim. “Ne o” dedi. “Önemli değil” dedim. Sormadı bile. Ulan benim kızıma üzerinde kocaman pasaport yazan zarf gelecek, hoş üzerinde yazmasa bile postacı kesin söylemiştir ya, ve ben kapıyı kapatıp çıkacağım. İki dakka sonra odaya tekrar gelince de “senin telefon neden kapalı iki kere aradım” muhabbeti yapacağım… Hey gidi annem hey! Seni sevmemek gibi bir şansım tercih hakkım olsaydı keşke…
Çok sıkılıyorum, ki bu yeni bi’şey değil. Bugün 17 yaşında çocuklar gibi, havuzda ne kadar yandığımı anlamaması için, evin içinde babamla köşe kapmaca oynadığımı fark ettim. Yazık bana! Eskiden çekip gitmek diyordum, yakında gideceğim ama mutlu, heyecanlı, umutlu falan değilim. Tek hissettiğim korku! İt gibi korkuyorum ve düşündükçe tir tir titriyorum. Kalacak yer falan ayarlamak için araştırmalara başlamam lazım ama craigslist’i açmamla korkudan kapatmam arasında geçen süre 20 saniyeden fazla değil. Aslında aile yanı istiyorum galiba ama bilmiyorum… ÇOK KORKUYORUM!
Evlenemeye karar verdiğimi söylediğim ilk zamanlarda teyzem belki de yalnız gitmekten bu kadar korktuğun için evlenmek istiyorsun, demişti. O zamanlar sadece evlenip gitmenin ne kadar doğru bir karar olduğunu ispatlamak için, herkese “kız başıma oralarda yapayalnız mı kalayım” ayağı yapıyordum. Şu an hissettiğim ödlekliğin yarısı bile yoktu içimde… Ama şimdi, it gibi korkuyorum ve bunu anlatacak kimsem yok. Oraya gidip tek başıma ayakta dursam bile….
Hayat özetlenebilir bi’şey değil.
Sevgilim benimle gelmeyecek, “gel” dememin bir faydası yok. Ben “yüzüğü çıkaran”ım, “satıcı”yım, “onu orada da satarım.”
Niye hala yanındayım? Madem bunları en başından beri planlıyordum, niye tuttum evlenme teklifini kabul ettim, neden onunla 'birlikte oldum' ? Bunlara bir cevabı yok. Önemsemiyor da zaten. Sonuca bakıyor. “O’na herkes söylemiş-miş, bu kız seninle evlenmez, gidene kadar takılırsınız sonra o çeker gider-miş, herkes bunu gördüğü halde o bunu nasıl görememiş-miş”
O’nun kitabında “kız isterse olur.” Babaların vermemesi gibi bir ihtimal yok! Her şeyi ben planladım. Ben kurguladım ve zaten onu hiç istemedim. Yangında ilk kurtarılacaklar listesinde adını en başa yazdım ve attım. Böyle düşünüyor ve başka hiçbir ihtimal yok kafasında. Bazen “belki de gerçekten doğru değildi bu ilişki, birbirimize göre değildik, hakkımızda en hayırlısı ayrılmak olmasa Allah bana bunları yaşatmazdı” diye düşünmeye çalışıyorum… Düşmüyor aklıma böyle şeyler. Geçmiyor içimden, savuşturuyorum bütün fikirleri.
Şu an sadece onunla uymak istiyorum…
Ve hep o’nunla uyanmak…
3 akıllı çıkaramadı:
Gorhma, amerikalara gideceksen, orada bir çiçeğin bedenine yürüyeceksen, çiçege bir arı konacah...belki o arı ben olcağam:)
Sevgili deli, bence hayatında çok güzel şeyler olmuş ve olacak. niye moralini bozuyorsun ki? eminim şu anda yerinde olmak isteyen yüzlerce-binlerce genç vardır. hatta yaşlılar-mesela ben- bile vardır:)))
Bilemem niyuv cörsi ne, nivyork ne tarafa düşer ama olsun nolcak ki...hepsi amerika diil mi sonuçta...Oraya gittiğinde her şey sırasıyla hallolacak..hayat orada da devam edecek. attığın elbette çok önemli bir adım, ve herkesin cesaret edebileceği, başarabileceği bir şey değil. Sen zeki ve cesur bi kızsın, hepsini halledeceksin. hem ordan daha çok şey yazacaksın,biz de sana yazıcaz, di mi:)
hayırlı olsun. hem seninle birlikte gelmeyen kendisi kaybeder, boşversene;)
bir de hayatın hakkında çok fazla bilgim olmasa da, ailelerinin gözünde, evlenmedikleri sürece kız çocukları hep "kız çocuğu" olarak kalmaya mahkum oluyor ya hani bizde. hiç değilse bu vesile ile bireysel özgürlüğüne kavuşacaksın diye düşünüyorum.
hadi korkma, erteleme ve hazırlıklarını yap. herşey çok güzel olsun senin için.
sevgiler
(asker mektubu gibi oldu yorumum ama seni öyle sorunlar ve baskılar arasında kıstırılmış görünce üzülüp döktürdüm işte:)
valla blogunu yaklasik bir bucuk senedir takip ediyorum. baktigimda geriye hep bir sikintilarin vardi, ve hepsinin de uzerinden geldin. bence bu da gecici bir sey olarak dusun. bence gitmek istedigin yer cok guzel, ve amerika yi cok begeneceksin. orada amerika li gibi yasarsan eminim sen de cok zevk alirsin :)
simdiden basarilar dilerim. Hem New Jersey, New York arasi arabayla bir saat degil mi.alirsin bir tane honda, toyota ya da ne bileyim passat 4000$ a sonra da her gun gider gider gelirsin.
keyfini cikar turkiye deki son demlerinin.
hep; Sen beni güldürdün Allah'ta seni güldürsün inşaalah =)
Burası benim ağlama duvarım olduğu için hep içimin kanayan yanını akıtıyorum tabi. güzel sözlerin için ne kadar teşekkür etsem az olur! tam da dediğin gibi, evlenmesine bile izin verilmeyen 26(27?) yaşında bir kız çocuğuyum ben hala. ve sırf büyüdüğümü ispatlamak için gitmek zorundayım ne yazık ki.
yazacağım tabi! daha neşeli günleri de yazacağım inşaalah!
merlin; valla 1 saat bile sürmediği söyleniyor. ben kartal'dan beylikdüzü'ne alışverişe gidilen bir istanbul delisi olarak çok fazla takmıyorum bu mesafeyi aslında ama new york'un içindenim diyemeyeceğim ya, o biraz üzdü sadece =P
teşekkür ederim ayrıca heveslendirdiğin için, yukarda da dediğim gibi, burası benim ağlama defterim gibi. iyilikleri, kötü olan durumlar kadar çok yazmıyorum. bakalım nereye kadar gidecek böyle. ben de merakla bekliyorum.
Yorum Gönder