mutsuzluk ahlâksızlıktıR*
...
...
Mutluluk bir bilinç işidir, yalnız bilinçli olmakla kazanılmaz mutluluk, yürek işidir aynı zamanda. Mutluluk, uyuşukluk, tembellik, atâlet değildir. Hamarat ruhların işidir. Acı çeken, acı çekmiş, duyarlı insanların. Mutluluk bir haz hali değildir. Acı yokluğu hiç değil!
Mutsuzluk yaşama beceriksizliğidir.
Mutluluk iç ve dış özgürlüğe kavuşabilmede bir dönüm noktasıdır. İç dünyamızın, düşünce ve duygu dünyamızın bağımsızlığı, insanlarla kurduğumuz ikili ilişkilerin, toplumsal ilişkilerin özgürleşebilmesinde katkısı olan bir güçtür. Kendimizi ve dünyayı değiştirebilme gücü. Telos'umuza, hedefimize, amaçlarımıza, düşlerimize, ütopyamıza bizi ulaştırabilme gücü. Bu gücü anlayamamak, bu güce bigâne kalmak elbette sorumsuzluktur. Güzel, hakça bir dünya için çalışmamak demektir. Elbette ahlâksızlıktır.
Mutsuzluk kendimizle yüzleşebilme cesareti için gereklidir. Gerçekle, dışımızdaki ve içimizdeki gerçekle, tarihle, kültürle karşılaşabilmek için. Yılgınlığı, tembelliği, kolaycılığı yenebilmek için. Mutlu insan, iç dünyasında gezebilen, içinde kolayca dolaşabilen; kendini tanımaktan ürkmeyen özerk bir insandır. Mutlu, gerçekliğin karşısına çıkardığı sorunlarla karşılaşabilme gücü taşır. Mutlu, kendini, gerçekliği yaşamaya hazırdır: Elbette öteki insanlarla birlikte. Mutlu, birlikte yaşamaya, paylaşmaya açar kendini. Mutluluk, yaşamaya hazır olmadır: Geçmişi üstlenip, eleştirip, eleyip, yorumlayıp, geleceğe doğru yürüyebilme durumudur. Tek başına mutlu olunmaz; birlikte olunur. Paylaşmayla olunur. Ortalık güllük, gülistanlık olduğu için değil; savaşta, kavgada, kuşkuda, zulüm görmede de mutlu olunur. Mutlu, duygularını, aklını, bedenini bir bütün halinde yaşar. Duygu ve aklıyla iletişime geçer; onları tanır. Bedeninden gelen enerjiye haberlere, uyarılara açıktır.
Mutlu, dinlemeye, anlamaya, söyleşmeye hazırdır: Kendiyle ve öteki insanlarla. Taktik uygulayan; insanları sınıflandırıp, damgalayan, denetleyip, elinin altından bırakmayan, mutlu olamaz. Mutluluk umut; mutluluk, içimdeki "daha var" diyen sestir. Mutlu, kendini "aşmak", öğrenmek, üretmek ister. Mutluluk, olanaklarını gerçekleştirmeye çalışmada yatar. Mutsuz, olanaklarını keşfetse de, gerçekleştiremeyendir. Mutsuzluk, insanın yaşama beceriksizliğidir. Kendini gerçekleştiremeyen, düş kuramayan, görüşlerini açık açık dile getiremeyenden mutlu olmaz.
Mutlu insan dünyayı değiştirecek insandır.
4 akıllı çıkaramadı:
bu ahmet abi sağlam adammış :)
@turuncu; =D
yani isminin önünde Prof. ve Dr. sıfatlarını zengin göstersin diye taşımayanlardan en azından. beğendiysen sevindim.
İsminin önünde Prof. ve Dr. sıfatlarını zengin göstersin diye taşımayan bir anda kendisine kanımın ısındığı insan Ahmet İnam'ın bu yazısının son cümlesi:
"Bu yazıyı elbette kendini sorgulayan bir mutsuz, bir ahlâksız yazdı."
Boşuna dememişler hocanın dediğin yap, yaptığını yapma :P
Kendisinin online yayınlarına epey bir vakit ayırmak gerekiyor kanımca. Şu cümleleri de çok hoşuma gitti benim:
"Yaşamımızın bir müziği varsa, onu keşfetmek gerek, yer yer icat etmek. Yaratmak. Bir çok ensturuman olabilir hayatımızda, yaylılar, bakır üflemeliler, vurmalılar, ağaç üflemeliler..... Gönlümüzse orkestra şefidir. Ne kadar çaldırabilir bu sazlara hayatımızın müziğini? Önceden notalar yazılıp verilmiyor ki, sazlar sürekli değişiyor, şefin beklentileri, umutları da. Aklımız, duygularımız, gönlümüze yardım ederse, bu provası hemen hemen olanaksız olan yapıtlarımızın ( belki büyük çoğunluğu doğaçlamadır!) anlamlı müziği çıkabilir ortaya. Kimimiz gönlündeki müziği geçirebilir hayatına, kimimiz zorla, istemeye istemeye birşeyler çalar, kimilerininse müzik kulakları hiç yoktur."
@ümit; haklısın, hocayı okumaya epey bi'vakit ayırmak lazım. senin yaptığın alıntıyı okumamıştım ben mesela. bayıldım!
Yorum Gönder