yaRım mavi yamalak laciveRt
uzun uzun yazmalı
Şubat1
İçinde doğum günüm olmasa bu kadar sever miydim yine şubatı? Severdim bence. Kısacık ya, imparator agustusla temmuzyus kendi ayları 31 gün olsun diye şubattan çalmışlar ya, hakkını yemişler garibimin. Severdim o yüzden. bi’de hep güzel şeyler geldi şubatlarda benim başıma. Benim yılım şubatta başlar hep, ikinci dönem düzeltirim kırıklarımı. Mutlu başlangıçlarım hep şubatta olur benim. Mesela;
Şubat2
Madem hali hazırda cumartesi için daha iyi bir planım yoktu, işe gitmek gayet iyi bir fikirdi. Sevgiliye hazırlanır gibi hazırlandım, kremler kokular süründüm, "Nobody’s perfect (but me)" baskılı iddialı da bir tişört geçirdim üstüme, ojelerimi yeniledim, en sevdiğim halka küpelerimi takıp saçlarımı kıvır kıvır kabarttım. En neşeli müzikleri son ses açıp ayna karşısında hem dans ettim hem makyaj yaptım uzun uzun.
Şarkılı türkülü bol neşeli bir yolculuktan sonra ulaştım hedefe. İlk optik okuyucudan sorunsuzca geçtim, görev yaptığım salona ulaştım. İkinci optik okuyucu da girebilirsiniz manasında “düt”leyince güle oynaya girdim içeri. Her zamanki gibi yoğundu ortalık. Bana doğru gülümseyerek gelen Y. “haberler iyi tabi gülersin hadi tebrik ederim” deyince afalladım. Yok dedim bi’şeyden haberim, “neşeliyim sadece”. “Ooo ilk tebrik eden ben olayım o zaman ilk ayında birinci olmuşsun! Kutlarım.” Yahu ben bu kızı öpüyorum tebrikini de alıyorum ama benden 1. olmaz ki, alla alla bu nasıl iş acaba? “şaşkın şakın bakma öyle, git S.nin ekranı açık aylık raporları yollamışlar.” S. zaten karşı masadan yardım çağrıları yollar gibi el sallamakta “kızım n’aptın sen bu ne?” bir sürü insanın adının olduğu bir Excel dosyasında en üst sırada yazan adımı gösteriyor parmağı. “bilmem o ne hakkaten?” Bu sırada her gören “tebrik ederim” deyip öpmekte. Durun dedim bi’de ben bakayım şuna ne iş.
Sanki kendi ekranlarımdan bakınca farklı bir şey göreceğim. Dosyayı içeren mailde bir de cümle “yeni olmasına karşın hızlı bir başlangıç yaparak birinci olan arkadaşımızı da kutlar başarılarının sonsuz ve daim ve tükenmez...... bık bık bık”. Evet benden bahsediyorlar. “Neler oluyor burada?” Tam bu sırada derin sessizlik. Herkes susmuş, donmuş. Dünya durmuş. Tanıdık bir ses: “yolun kenarında ki en gür, en yeşil çalı ben olacağım.” “Doğru yoldayım galiba” dercesine bir mavi ışık geçiyor kalbimden. Gülümserken gözlerimi kapıyorum ve uğultu yeniden başlamış, dünya kaldığı yerden dönmeye devam ediyormuş...
Şubat2 aslında3 sabaha karşı
“Sen yaparsın, biliyorum çünkü seni tanıyorum” dedi. Haberi yoktu başarıdan dereceden falan. İnandığı için söylemişti sadece.
Oysa mutluluk paylaşıldıkça çoğalan nadir şeylerdendi... ve paylaşacak kimsem yoktu benim. Kıskançlıkla ve şaşkınlıkla kutlayanlar paylaşmadı ki neşemi. Çoğu sorularına yanıt arıyordu...
Öyle bir yere sürükledim ki kendimi, bütün enerjimi kuyruğu dik tutmak için harcıyorum orada. Aslında haklı olduklarını bildiğim bütün olumsuz eleştirileri yanıtlamak, çürütmek zorundayım. Lisedeki münazara mantığı gibi, fikre inanmayabilirsiniz savunun yeter. Savunmayı bıraktığım an, tekrar kendi bataklığıma düşeceğim biliyorum. Kıyıda tek ayaküstünde kuyruğumu dik tutmak zorundayım. Hâlbuki ben en çok babam kutlasın, gurur duysun, “e bu ay faturaları sen ödersin artık” deyip alay etsin istiyorum. Bütün faturaları ödeyip, “eeeöö benim param bitti, harçlık verseneee” diye yılışayım istiyorum. Söylemedim bile ona. Hevesle dayanıp kapısına “hey hey de hey! Ben bilmem kaç kişinin arasında 1. oldum hem de ilk ayımda, bana prim verecekler baba, paranın dibine vurdum sevgili şubatımda n’abeeeer” desem ne diyecek? Nasıl bir duygu acaba, biricik kızının kesinlikle istemediği/onaylamadığı bir işi yapması ve bu işte en iyisi olması? Hayat işte garip, vapurlar filan...
Senin hangi yaptığın kutlandı ki kızım, şimdi anlatacak kimsen yok işte. Diğerlerinle kaldır sen kadehini yine, başarıya!
Şubat3 geç Pazar kahvaltısı sonrası
Yine aynı şeyi yaptım işte. Çat diye yükselttim çıtayı. Adım adım gitmeyi bilmiyorum hiçbir yere. Ya herro ya merro. Bi’dahaki ayda kırmızı listede görürsem adımı, hiç şaşırmam...
Ve yine bir zamanlama hatasının tam ortasındayım işte. Yaptığım bu “iyi” işi kimselere pazarlayamayacağım ne yazık ki. Raporlar geldiğinde cumartesiydi. E doğal olarak hafta sonu sevgili üstlerimden kimse yoktu ortalıkta. Pazartesi’de ben yokum. Taa iki hafta öncesinden ayarlamışım 4 Şubat günü izinli olayım diye. Salı günü de gidip; “merhaba ben Romeo gerçek aşkın savaşçısı bu ay birinci oldum” diyemeyeceğime göre, güme gidecek bu birincilik. Plaza insanı olmanın 1. koşulu olan ‘bilinir olma’, ‘herkesi tanıma’ olayını oldum olası beceremeyen ben, bu fırsatı da kaçıracağım kilit noktadaki insanların gözüne “girmek” için. Peh!
Aa buldum, Salı günü boyunluğumu takayım. Ah, evet biliyorum dahiyim aslında ben!
Şubat3 aslında4 gece yarısı
Yeni bir hedef. Tek ihtiyacım olan bu. Yepyeni bir hedefim olmalı. Yoksa ben dayanamam bu gel-git hallere. İsterik ağlama krizlerine.
Mutlu olman lazım kızım, eksik hiçbir şeyin yok, gençsin, sağlıklısın(?), başarılısın, ailen (yanında olmasa bile) hep arkanda olacak biliyorsun, yeni bir yaş geldi dayandı kapına, hiçbir zaman prenslerden medet ummadın. Nasıl çıktıysan 2002 krizinden vakti zamanında ve nasıl ki sen krizi atlattıktan sonra olmaya başladıysa bütün güzel şeyler 2006 krizi de atlatılacak artık. Midem bulandı be, yeter! Akademisyen mi olursun, hakim mi kaymakam mı, cerrah mı olursun eczacı mı bilmem, gider başvurunu yapar hostes mi olursun, evinin kadını mı olursun umurumda değil! Yettin artık be! Yok sana doğum günü hediyesi falan. Kes ağlamayı, git-yat uyu şimdi yarın bir sürü işin var!
ki kimseler okumasın, bilmesin...
5 akıllı çıkaramadı:
Eğer okuduğumu yanlış anlamadıysam; 4 Şubat doğumgünün olmalı.
Yeni yaşın kutlu ve mutlu olsun! :o)
Benim de okuduğumdan anladığım bugünün doğumgünün olduğu.
Doğumgünün kutlu olsun en gür, en yeşil çalı ;)
Tüm güzelliklerle seninle olsun güzel insan :))
@goddess artemis; yok efenim o yanlış anlaşılma tamamen benim ifade özürlülüğümden kaynaklanıyor. bir kaç gün daha var daha doğum günüme.
ama bu yıl kutlamalar erkenden başlamış oldu sayenizde =)) teşekkür ederim.
@ümit; valla yazıyı yayınladıktan sonra ben de fark ettim böyle bir anlam çıkabileceğini ama düzeltmeye uğraşmak zor geldi.
teşekkür ederim tebrikler için, artık 40 gün 40 gece kutlarım =P
senınde kova burcu oldugun bellıydı zaten :) bızler bıraz hunılı oluyoruz..ve herkesten farklı :P
@berrin, 100mt. öteden belli eder kova burcu kendini. ya da kova kovayı bilir zaten, ıskalamaz diyelim =)
ben de huni, gömlek, düdük hepsinden var valla =P
Yorum Gönder