Cuma, Haziran 13, 2008

şizofRenimsi mavi

Bir film vardı. Bi’çocuk elinde sorularına evet ya da hayır diye yanıtlar veren bir topla yolculuğa çıkıyordu. Route 69 mu ne adı, tamamen uyduruyor da olabilirim.

Yolculuk sırasında acayip tiplerle karşılıyordu, bir yandan hayatın anlamını arıyor bir yandan da hayatının aşkına ulaşmaya çalışıyordu falan. Bir otostopçu kadın aldı arabasına. Kadın önüne gelen herkesle yatıyor ve bunları da tek tek yazıyor defterine. Güya o da yeryüzündeki en iyi seksi arıyor. Bizim esas oğlanı da epey bi’baştan çıkarmaya çalıştı. Çocuk tam tongaya düşecekken uyandı. “hayır, seninle seks yapmayacağım o listedeki binüçyüz bilmem kaçıncı adam olmayacağım. Ben tek adam olacağım. Seninle yatmayan tek ve listenin başındaki kişi olacağım sen de ömrünün sonuna kadar benim nasıl seks yaptığımı, yeryüzündeki en iyi sevişen adamın ben olup olmadığını merak edeceksin” dedi ve kadını arabadan indirdi.

Benim esas oğlanda böyle bir şeyin peşindeymiş anlaşılan. “hiçlik belki daha çok şeydir hayat denen şu karmaşada” dedi ve beni msn listesinde engelledi. (silmiştir belki de bilemiyorum) (silmiş evet öğrenmek pek zor olmadı) Engellemeden önce telefonumu sildiğini de araya uygun bir üslupla sıkıştırdı. Ben pek anlamadım n’olduğunu. Daha dün gece “seni özledim”, 1 ay önce “seni seviyorum başka da diyece bi’şeyim yok” diyordu halbusi.

Anlamadım n’olduğunu ama üzüldüm doğrusu. Ağlar gibi yaptım. Böyle 1-2 damla süzüldü falan. Tam sevindim, günlerden sonra nihayet ağlayacağım sandım. Arka pencereden Y.cim saçma sapan bi’şeyler söyledi güldürdü beni. O arada crick online oldu, selam verdi lafa tuttu sağolsun, ben Ipod’u şarja taktım, fotoğraflarını sildim, yeni şarkılar yükledim falan derken… Lan, hani ben oturup ağlayacaktım. Adam bana bal gibi ‘sen beni elde edemedin, şimdi hayatının sonuna kadar otur beni düşün’ deyip gitti. Hiç böyle reddedilmemiştim doğrusu. Hatta galiba ben hayatımda hiç reddedilmemişim. Ağlamak için daha iyi bir sebep olamazdı. Babamın son despotluğunda bile iyi bir sebepti bu. (yok hayır düşündüm de o daha iyi bir sebep aslında ama onun için ağlamaktan başka şeyler yapabilirim, bu konu için ağlamaktan başka yapabileceğim hiç bi’şey yok) Ve fakat ben buna rağmen şöyle anıra anıra ağlayabilmiş değilim. Ice-tea kalmamış dolapta acaba soda var mıdır onu düşünüyorum. Gündüz işyerinde yediğim barbunya gaz mı yaptı mı ne böyle bir şişkinlik midemde, fena.

Hayır, ben kendimi biraz biliyorsam bu hiç hayra alamet değil. Hiç değil hem de. Bunun bi’yerden çıkması lazım yani. Yoksa yarın sabah mesela serviste katılıp kalırsam hiç şaşırmam doğrusu. Yaa off, gene hafta sonu geldi bak. Millet hafta sonu boşta kalsın diye bakar. Ben cumartesi evde olduğum haftalara lanet okuyorum nerdeyse. “hafta sonlarını sevmiyorum çünkü içini dolduramıyorum” demiştim diğ mi?

Diğ mi? Diğ mi?

Çok pis takıldı bu laf ağzıma. Her soru cümlesinin sonuna "diğ mi? diğ mi?" diye ekliyorum. Bu sabah servis beklerken hangi minibüslerin istediği istikamete gittiğini soran yakışlıklıya bile aynı şeyi yaptım. “servise beklemek için pek uygun bi’yer değil sanırım” “diğ mi, diğ mi?” gülüşmeler falan. N’oluyoruz kızım dedim kendime, ne bu kırıtmalar falan. Ağır ol azıcık sen bugüne bugüne mail attın müstakbel sevgiline. Akşam arayacak seni her şeyi sil baştan alacaksınız. Hah! Asıl konumuz da oydu zaten diğ mi? Benim oturup ağlamam lazım acilen. Ciddiyim bak. Reddedildim ulan?! HaHa. Şaka gibi ya. Telefonuma da silmiş üstelik.

—Kızım gülmesene kendi kendine be. Git yat bari. Kulaklığı takmadan önce şarkıları da karıştır. Kesin ağlatacak bi’şey çıkar.

—Hiç yatasım yok valla. Daha oje sürmem lazım zaten.

—E oje sürecektin madem niye bilgisayar başına geçmeden sürmedin şapşal, şimdiye kururdu, yatağa girince yorgan izi oluyor sonra.

—Ha evet oje diğ mi? Bordonun üstünde böyle çizik çizik yorgan deseni çıkıyor falan. Derdim de oydu zaten ojenin üstündeki “yorgan izi”.

—Otur ağla o zaman. Allah Allah!

—Haaaa hakkaten Allah ya. İyi hatırlattın bak onu. Bu gece Perşembe. Söyliyim de dedeciğime iyi baksın oralarda. Hava’ya bir selam yolasın benden. Filiz teyze’nin de ölüm yıldönümüydü sanki bu günler. İnsanlar ölüyo lan. Çok fena.

—Hah şöyle. Akıt o yaşları biraz, anırma ama sessiz sessiz ağla. Hayatın geçip gidiyor. Düşün de ağla.

5 akıllı çıkaramadı:

Adsız,  13 Haziran 2008 09:33  

"interstate 60" olması lazım filmin adının. gary oldman da vardı filmde.

kıyak 13 Haziran 2008 13:50  

o filmi selendirenler arasındaydım.
araba sesini yapan kişinin yanındaki yedek seslendirmeciydimç
aslım o gün karsını hamile bırakmak istediği için gelmedi.
araba sesini çıkartmak yedeğine yani bana düştü...
o filmi 1 daha izlersen o sesin filmi kurtardığına şahit olacaksın.
sesim ondan sonra çok tuttu hatta elmayra plak şti bana plak yaptı.
1 sürü araba sesleri adlı şarkımla ünlü oldum.
bu kadar.

ABİ 13 Haziran 2008 16:53  

ice-tea yeşil çaylı mı?
konuyla pek ilgili diil ama.. diğ mi?

Adsız,  13 Haziran 2008 19:39  

Çok yaşa Mahallenin Delisi.
Akşamüstü akşamüstü beni yıllar öncesine götürdün: beline dinamit bağlamış, doğruluk bağımlısı avukat, avukatlar şehri, bir gün eğlenmek için sürekli çalışan bağımlı gençler vs... Çok sağol.

Filmdeki o bölüm, benim de unutamadıklarım arasında ve tuhaf olan filmin ismini - benzer şekilde- "Route 60" olarak hatırlamam ( belki yolda geçen sahnelerde sürekli, Amerikan'nın şu meşhur 60 numaralı yolu görünmesindendir. )
Gerçekten elde edilen değil, edilemeyen değerli oluyor. İşin komik tarafı filmde, bilardo topuyla beraber gelen Jester'ın aslında erkek olmaması.
Filmdeki otostopçu kızın durumu gibi, bazen elde edemediğimiz için en çok üzüldüğümüz şeyler, elde ettiğimizde bizi en çok hayal kırıklığına uğratacak şeylerdir belki de. Ama bunu bilmediğimiz için, boşu boşuna hayıflanır dururuz.
Bu arada, uzun süredir ilk defa bu kadar savruk yazdığını görüyorum. İnşallah tek nedeni uykusuzluktur ya da dediğin olay seni bu kadar çok etkilememiştir (?)

mahallenin delisi 14 Haziran 2008 15:36  

evren süpersin! ben ne oyuncularına ne yönetmeninde dair hiçbir şey hatırlamıyordum. teşekkür ederim.

kıyak; hangi araba sesi, şimdi çıkaramadım ama bugün yarın bulup tekrar izleyeceğim filmi.
albümünüzü de merak ettim valla. nereden temin ederiz acep? =)

abi; ice-tea şeftali light. yeşil çaylısını hiç denememiştim siz sorunca aldım bi'tane. bakalım fikrim değişecek mi?

isimsiz; amin diyeceğim ama böyle devam edecekse az yaşasam da pek farkı olmaz. neyse =)
haklı olabilirsin. "elde ettiğimde" büyük hayal kırıklığı olacaktı muhtemelen. gerçi benim derdim ele geçirmek olmamıştı aslında hiçbir zaman.
etkilendim evet savrukluğum bundan. lakin asıl diyeceğim uzun zamandır takip edilmekteyim madem, bir isim, nick, link bilmeye hakkım var benim de diğ mi?

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP