Pazartesi, Haziran 02, 2008

mızıkçı mavi

Dear God, Sevgili Allah, Pek muhterem Yehova,

Ya da adın her neyse, hangi dili konuşuyorsan, nerede yaşıyor ya da yaşatılıyorsan. Sen orada çok eğleniyor olabilirsin, dışardan bakınca eğlenceli göründüğüne hiç şüphe yok zaten. Lakin biz bile insanoğlu olarak döner tekerleğe koyduğumuz farelere arada bir izin veriyoruz, bir durup soluk alıyorlar. Nedir senin bu dur durak bilmez oyunların? Ne yani amacın? Nereye varmaya çalışıyorsun?

Tamam, büyüksün anladık, eyvallah. Hep senin dediğin oluyor bunu da biliyoruz. Madem eninde sonunda o malum amaca varacağız, bunca oyun, bu kadar dolambaçlı yol niye.

Tamam, seni yeterince tanımıyor olabilirim. Gönderdiğin bütün kitapları okumuş da değilim. Zaten hiçbir yazarın tüm kitaplarını okumuş değilim. Ayrıca yeri gelmişken belirtmek isterim ki, kitaplar arasında ki üslup farkı da fazlasıyla dikkat dağıtıcı. Hiç aynı kalemden çıkmış gibi değiller ama neyse konumuz şimdi bu değil.

Diyeceğim şu ki, tadı kalmadı artık. Valla bak. Ne tahammül, ne zekâ, ne inanç ne ait olma huzuru, güveni… Hiç biri anlamlandıramıyor olup bitenleri. Zaten bi’bok olduğu da yok. Farkında olduğun üzere aynı çemberde dönüp duruyorum. Hayır, madem olmuyor ve olmayacak bu heveslendirme niye. İşte, aşkta, evde. Her yerde bir gösterip de vermeme durumu yaşatıyorsun bana. Mütemadiyen.

“Hah” diyorum “tamam ya, bir adım attık nihayet ortak bir zeminde uzlaştık, onlar beni anladı ben de biraz onların huyuna gideceğim, hepsi bu işte.” GÜM!

“Ah” diyorum “bu sefer oldu galiba, nihayet aynı dili konuştuğum biri çıktı karşıma, zırhların ardında ki bana dokundu birileri, evet evet ben de âşık oldum galiba.” ÇAT!

“Bak” diyorum “Büyük bir potansiyelim var ve bunu burada açığa çıkarabilirim. Biraz zaman alacak ayrık otlarının arasından sıyrılmak ama olsun, buna değecek, gerçekten hak ederek çıkacağım yükseklere” PAT!

Başka ne kaldı zaten hayatta. Yemek? İçmek? Çalışmak? Seks? İyi müzik? Güzel şarap?

Hayır basıp gideyim desem, gidecek yer yok anasını satayım, bütün yollar sana çıkıyor. Bi’de öyle pis kurallar koymuşsun ki, hakkaten onlarca yıl bu kurallara rağmen senin takımında olanlara şaşıyorum doğrusu. Yani tamam, top senin istediğin saatte gelir oyunu başlatırsın ama el insaf yahu. 6 milyar adam!

Bak sana bi’şey diyim mi? Aha ezan’da okuyor. Yatsı olmalı bu okunan. Ben asıl sabah ezanını severim bunu da bilirsin. Neyse diyeceğim şu ki, rahmetli dedemin hatırına kalitemi bozmuyorum sana karşı. Çok sevdirdi seni bana, küçüktüm o zaman çok inandım büyüklüğüne. Her şeye kadir olduğuna. Bir şeyi senden ve yürekten istersem yapacağın(m?)a. Hatta bi’kere lunaparka gitmeyi çok istedim hatırlıyor musun? O akşam lunaparka gittik beraber. Dedem gencecikti, annem ve babam çocuk denecek yaşta. Ben minik bebe. Atlıkarıncada iki avucumu açıp teşekkür ettim sana onu da hatırlıyor musun? Annem ellerimi bıraktım diye kızdı hani oyuncaktan inince.

Mektubuma burada son verirken “ben artık oynamıyorum” demeyi çok isterdim. Amma velâkin ben atlıkarıncaya bindiği için varlığına inanabilen o küçük aptal kızım hala…

Sevgi, selam, saygı hiç bi’şey yok sana. Sen bana biraz umut yollayana kadar küsüm işte. Ne halin varsa gör.

2 akıllı çıkaramadı:

Adsız,  3 Haziran 2008 01:40  

Evladım,

Bu sıralar günah ve sevap veri tabanında güncelleme olduğu ve sistemler bakıma girdiği için seninle fazla ilgilenemedim. Bana kızgın olduğunu biliyorum ama bir daha düşün bence: güçlü kim?
Bu yüzden fazla dağıtmasan iyi olur yani onca ufak tefek günahın içine bir de isyanı katmayalım istersen, değil mi? Diğer taraftakiler sana selam ediyorlar. Bir de mesajları var, "vakti gelince... vakti gelince". Benim de sana söyleyeceğim iki çift laf olacak, "önünde daha uzun bir hayat ve çekecek bir sürü azap var; tadını çıkarmaya bak"
Şimdi gitmem gerekiyor zira yarın için planlamam gereken 25.000 açlıktan ölüm, 11.000 sigaradan ölüm,26.000 çocuk ölümü, 20.000 kanserden ölüm vs.; milyonlarca hastalık, bir düzine felaket ve tabi ki bolcak mutluluk var. Üstelik, sistemim bozuk olduğu için hepsini elle yapmalıyım.
Bana emanet ol!
:)

mahallenin delisi 4 Haziran 2008 20:47  

bunca zamandır hala bir yanıt veremediysem hürmetimden falan değil biliyorsun. yazdığım 3 yorumuda tek bir hamleyle uçuranın sen olduğunu gayet iyi biliyorum. yok blogger hatası, yok server hatası, yok elektrik tesisatı hepsinin yazdığım bu yoruma denk gelmesi tesadüf olamaz değil mi?

"sistemler çöktü" demiyorsun da "bakıma girdi" diyorsun ya çok güldüm doğrusu. sonumuz geldi madem bunu açık açık söyle bari. hoş benim yazdığım 3 cümlelik isyana "güç kimde bir düşün istersen" diye karşılık verecek kadar içlendiğine göre işler hakkaten karışık demektir.

oradakilere benden de selam. onlara de ki "senin varlığın aslında benim iki dudağım arasında. o yüzden korkmuyorum. 'var' dersem varsın, 'inanmıyorum' dediğimde yok! senin mi beni yarattığın, benim mi seni yarattığım konusu yüzyıllardır çözülemediğine göre baş kaldırmakta bir sakınca görmüyorum zaten.

ben birilerine/bir şeylere emanet değil ait olmak derdindeyim, aklında olsun.

haydi selametle.

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP