Pazar, Temmuz 20, 2008

cevapsız saRı

“Onunla yattın mı?”

Evet’i duymak için sorulmamış mıdır zaten bu soru?

İnsan neden kendi kendini acıtmak ister? Eliyle deşer kurcalar yaraları, kanatır, acıtır daha çok.

Hayır’sa cevap inanır mı? Hayırsa cevap, sorulan nasıl tamir eder kırılan parçalarını? Kumdan kalelere dalga vurunca tamiri olur mu sanki? Baştan başlamaya var mıdır mecali?

Cevabı önemli mi? Aklına düşmüşse bu soru yetmez mi, bitmez mi zaten?





dibine not: Soruları arka arkaya dizince ne hikâye oluyor, ne deneyim, sadece soru oluyor, sadece merak oluyor. Yaşamadıklarını bilmediklerini merak etmiş oluyor. Fazlasını aramamak lazım, kurcalamamak ve hatta fazla soru sormamak lazım.

Ne kadar çok soru varsa o kadar çok yalan oluyor. Çünkü sorular sordukça yalanlar dinliyorsun karşılığında, cevaplar artık nadir antika parçalar gibi.
O yüzden işte; “sana yalan söylenmesini istemiyorsan fazla soru sormamalısın.”
O yüzden işte; “gel cevap ol sorularıma” dedikçe kaybediyorsun, üzülüyorsun, acıyorsun, acınıyorsun.

8 akıllı çıkaramadı:

divadeiwob 21 Temmuz 2008 15:29  

yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu soruya 100 kişiden 98'i evet demiş. hayır diyen iki kişi ise lorel ve hardi'ymiş.

Nakhar 21 Temmuz 2008 16:15  

de bazı sorularda güven tazelersin.
cevabının evet olduğunu düşünmezsin her zaman acaba hangisi diye için içini yemesinden kaçıp soruyu yöneltirsin cevabın hayır olmasını umarak, cünkü seviyorsundur... ve krşındaki de seviyorsa o kırıkların izi pek birşey ifade etmez diye düşündüm...

şuncacık aklımızla cümlelere verdiğimiz değerleri aklım almıyor... soyut kavramlar türetiyoruz... bir filozofun söylediğini mutlak doğru olarak görüyoruz... sanki filozof hiç insan değilmiş gibi...

aşk varsa xtir et gerisini kalp kırılmaz beyin sinyalleri doğru çalışmıyorsa insan sadece acı çeker kendi sor işaretleriyle...

hadi şimdi derin bir nefes al verdiğin nefesle uçup gitsin şüphelerin..

joone 21 Temmuz 2008 21:27  

tam da ben cevaplar vermiştim tesadüfen bi iki gün önce... :)

mahallenin delisi 21 Temmuz 2008 21:42  

divadeiwob; 1 kişi bile cevap vermeden kapıyı çarpıp çıkmamış demek, vay anasını...

ya sahi lorel zayıf, hardi tombiş olandı di mi?

nakhar; =) derin bir nefees aldım vee...

güven tazelemek için sorulan sorulardan biri bu olmamalı bence. çünkü bunun kırıklığı kolay kolay tamir olmaz. ama şunda haklısın: hakkaten gereğinden fazla anlam yüklüyoruz cümlelere. kendi soru işaretlerimizde boğuluyoruz durduk yere. bir dokunuş, bir bakış, belki de bir gülüş huzura erdirecekken bizi illa soyut kavramların peşinden gidiyoruz...

arzın merkezine yolculuk; ben de ne zamandır ses çıkmıyor diyecektim. yeni konum kaydedildi tamam =)

enteldantel; valla ben bugünlerde senin sorularınının ve cevaplarının içinde çıkamıyorum. şaşkınla takipteyim ;)

Adsız,  21 Temmuz 2008 21:46  

cevabını duymaya tahammül edemeyenler genelde erkeklerdir...dürüst olunsun isterler ama gerçeği duymaya ne tahammülleri ne de yürekleri vardır...(test edildi onaylandı; bir kez de değil üstelik:)

mahallenin delisi 21 Temmuz 2008 22:10  

isimsiz; kadınlar için de çok farklı değil ki. kim ister ki gözünün içine baka baka "evet yattım" denilmesini.

test edilmesi hiç hoş olmayan bir konu olsa gerek ama madem test edildi, onaylandı paylaşım için teşekkür ederim =D

Vladimir 24 Temmuz 2008 17:55  

bu soru aslında sorulmamalı onun yerine kanal 1 deki "ihanet avcıları" programından profesyonel destek alınmalı.

mahallenin delisi 24 Temmuz 2008 21:07  

vladimir; başkasından duymak daha mı iyi yani? hımm...olabilir hiç bu açıdan bakmamıştım doğrusu =)

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP