geReksiz mavi
Yıllık izin başladı ama tatilim yalan oldu. Çarşamba yola çıkıp Pazar akşamı döneceğim. Okula uğrayıp diplomamı alacağım. Sonra bodruma geçip S.cimle 1 gece bodrum’da F.nin yanında kalacağız, sonra da 2 gece Denizli. 4 günlük gidiş dönüş için 8 günlük izne ne gerek vardı, diyecektim ama bizim evde işler böyle yürüyor işte. Bunu birmilyonsekizyüzonaltıbinkırkdokuzuncu kez yaşadım öğrendim. İşin komiği, daha doğrusu trajiği beni tatilimden eden anne-baba kavgası/tartışması/gerginliği bugün ne olduysa buhar olup uçmuş. Küçükken de böyle olurdu. Annemle babam kavga edince, anneannem gelir onları barıştırırdı. Bugünde bir an öyle mi oldu acaba diye düşünmedim değil. Ve fakat parçaları birleştirince konunun anneannemin gelişiyle hiiiç ilgisi olmadığını, annemle babamın dün akşam itibariyle sevişip barıştığını tespit etmiş bulunuyorum. Bu kadar basit işte! 3 gün gerildiler, surat astılar diye ben niye bütün planlarımı iptal ediyorum ki. Hoş babam hala gayet normal bi’şeymiş gibi, “valla ben Çarşamba sabahı işi bırakamayabilirim, siz gidersiniz hep beraber” diyor. Gelemediği yer de; kardeşimin mezuniyet töreni! Bazen gerçekten merak ediyorum nesini seviyorum bu insanların diye? (bkz: anne-baba, ebevyn) Onlarla aramızdaki ilişki hımmm teşbihte hata olmaz diyelim hadi; aşk evliliği gibi. Mantıklı hiçbir, tek bir yanı yok! Öyle körü körüne ve çılgınca seviyoruz birbirimizi. Hani bi’tanesi gelip “beni neden seviyorsun kızım” diye sorsa “hönk” der kalırım. Her neyse.15-18 yaş civarı ergen bunalımlarında atlamış olmam gerekiyordu bunları. Bu saatte ne ayıp şey, anne babaya “bu insanlar” demeler falan.
Velhasıl-ı ben bu deveyi güdemiyorum! “gitmem gerek” diye yüzbinbilyon kez yazdığım için bu da böyle kalsın.
Geçen sene bugünlerde kendime bir paragraf boşluk bırakmışım. Bugün söyleyecek pek bi’şeyim yok. İnterstate 60 filmini hatırlatan hiç bi’şey yaşamadım yakın zamanda. G. kişisi çoktan kayboldu gitti. Ağlayamıyorum falan demişim, şaşırdım. Neymiş beni üzen bilemedim, tek tek okumadım yazdıklarımı, hüzünlerimi hatırlamamak için. Yalnız yakışıklı çocuktu hakkaten, mutludur inşaalah diyelim, bu da böyle kalsın.
Kardişle dertleştik biraz önce. “Bir zaman makinesi olsa 6 ay sonraya gitsem şıp diye, şu belirsizlikler bir bitse” dedi. Çok stres yapıyor master planları için. Onun yerinde olmak için neler neler verebileceğimi hiç söylemedim. Dinledim sadece. Su akar yolunu bulur diye, damardan bir giriş yapmıştım ki, sevgilisi aradı. Gitti mutfakta konuştu, dönüşte de “borç para” istedi. “borç verirsem faizini de işletirim ona göre.” dedim
“Öderiz artık napalım, düştük eline bi’kere.” dedi
Mezuniyet hediyesi olarak saatten pek memnun olmayacak sanırım. Bu durumda hediyesi törene yetişemeyecek. Zaten böyle bir beklentisi yok anladığım kadarıyla. “Geç olsun macbook olsun.” Dedim ben de kendi kendime. Bu durumda yine merkez bankasına başvuracağız mecburen.(bkz: baba) Kredi kart limitlerimin bir macbook air ücreti+normal aylık harcamalarım için yeterli bakiyeye erişebilmesi için 10 yıl falan çalışmam lazım sanırım. Ya da bakkaldan aldığım suyu bile karttan çektirmem lazım işlem hacmini arttırmak için. Ya da ya da... Ben bu ya da’lardan, bu kart, faiz, kur, döviz, bok püsür hesaplarından kurtulmak için basmamış mıydım istifayı bankaya? Şimdi neden bu küçük hesaplar.
Bak bankadan istifa ettiğim dönem de annemle babamın kavgalı olduğu zamanlardan birine denk geliyordu hatırlıyorum. Yılda 1 kez düzenli olarak patlıyorlar. 2009un patlaması ne zaman olacak acaba? Ben eylül civarı, hatta ramazanda ya da bayramda olacak diyorum. Bahisler açılmıştır.
Hımm. Başa dönmüşüz. Mütemadiyen kendini tekrarlayan bir günce için gayet normal, bir noktadan yazmaya başlayıp, çember çizip gene aynı noktaya dönmek.
“Doğum günleri ne olursa olsun kutlanmalıdır” derdim eskiden. Artık kısas yapıyormuşum bunun için; “O beni kutlamadı ben de onu aramam.” Bir parça daha sertleşmiş kalbim, aferin!
—Ya Stranger Than Fiction negzel filmmiş, niye daha önce izlememişiz kızım.
—Çok film var seyredilecek, çok kitap var okunacak, hep geriden geliyoruz kuzum.
—Zamanın yavaş aktığı bir yerlere gitmek istiyorum. Orada yaşamalı, sakin ve yavaş.
—Bak ne diyor çocuklar;
bazen "ben de terkedip gidebilsem keşke" diyorum
içimde bir istanbul var ondan vazgeçemiyorum
belki sen de bir gün geçersin diye köprülerinden
yakıp yıkamıyorum, koparıp da atamıyorum.
—Ya ya, tabi. Yeter mi bu gece artık. Uykum geldi benim.
—Aman iyi be 40 yılda bir sakin sakin tartışmadan sohbet ediyorduk, uykuya sattın beni
—Ya ya, evet. Hadi iyi geceler.
2 akıllı çıkaramadı:
anneyle baba, garip insanlar. bizimkiler de her yil subat ve haziran aylarinda deli kavga ederler, olan bana olurmus gibi hissederim..
fakeangel; olan bize oluyor hakkaten. karı-kocanın arasına girmeyeceksin azizim, ben bi'tek bunu anladım bu işten =P
Yorum Gönder