biR gaRip mavi
Yapacak bir sürü bir sürü şey varken , hiçbir şey yapmadan nasıl vakit geçirebiliyorum?
Şu anda bile yazmamak için, o dizi senin bu oyun benim gezinip duruyorum. Yazmıyorum çünkü yazmaya başlayınca yapmam gereken şeyleri de listelemeye başlıyorum. Bu da canımı sıkıyor doğal olarak. Bi’kere;
Yüksek lisans GERÇEKTEN zormuş, hadi zor deyip moralimizi bozmayalım, emek istiyormuş. Ben nasılsa buradaki masterı bitiremeyeceğim diyerek ( ki 2011 fall döneminden önce hiçbir yere gidemeyeceğim neredeyse kesinleşti, istesem bal gibi bitiririm o tarihe kadar masterı) hiçbir ödevimi yapmadım. Hatta sınavlarımdan birinde de girmedim.
5 ocakta bir başka sınavım var ve ben 6 ocakta Ankara’da olacağım için o sınava da girmeyeceğim muhtemelen. Böylece aldığım bütün derslerden kalmış olacağım. Şimdi “ya salak kız, şimdiye kadar istifanı etseydin de derslerini yapsaydın güzel güzel” hayıflanmasını bir yana bırakayım. Ben Türkiye’deyken ve anadilimde okuyup yazarken, bu makaleleri okumak bu ödevleri yazmak bana bu kadar zor geliyorsa Amerika’ya gittiğimde ne bok yiyeceğim? Hadi okuma anlama kısmını hallettik diyelim. Yazmak konusunda nasıl kendimi geliştireceğim?
Daha bu işin başka bir ülkeye, bambaşka yemeklere, mekanlara, insanlara alışma faslı, uyum süreci falan var bi’de... tüm bunların arasında “ya başarısız olursam” düşüncesi şimdiden tüylerimi diken diken ediyor. “Ha, en kötü ne olur, beceremedim der dönerim, orada geçirdiğim zaman yanıma kar kalır “diye düşünmeye çalışıyorum ama boyumdan büyük bir borcun altına girdim çoktan... Başarısız olma lüksüm yok benim artık!
Off ne kadar geç kaldım hayata.
2009dan 1983’ü çıkartıyorum 26 yazıyor hesap makinesinin ekranında. Yani 2 ay sonra 27 yaşıma mı başlayacağım ben. Yuh!
Yani 28. yaşımın ortalarında yüksek lisans yapmak için, (doktora bile değil) (yok yok hala vakit varken benim buradaki master’ı bitirmem lazım) ABD’ye gideceğim. Neyse doktora hayalini hiç karıştırmayalım. 2 yıl dolu dolu master. Hiçbir anormallik olmazsa 30. yaşımın tam ortasında master bitecek. Gerçekten başarılı bir master yaptım ve doktoraya orada kabul aldım diyelim (ki yola çıkış amacım buydu zaten) en iyi ihtimalle 2 sene de doktora, etti mi sana 32!
Oha! Yuh! Çüş!
Haaa dur daha....Bi’de 32 yaşımda, Amerika’da geçirdiğim 4-4,5 senenin ardından dönüp Türkiye’ye geleceğim veeeeeeeee Adıyaman’a yerleşeceğim! Vay anasını sayın seyirciler. Vay anasını....
Sorması ayıp ben ne zaman evleneceğim? Hadi evlilik sıkıştırılır bir araya dereye. Ben ne zaman çocuk doğuracağım!?!??!?
9 ay 10 gün insan hayatının neresine sıkıştırılır? hadi sıkıştırıldı diyelim, nasıl bakacağım, nasıl büyüteceğim bebeğimi? Oysa ben The Cosby Show’daki gibi 5 çocuklu büyük bir ailem olsun istiyordum küçükken. Dr. Bill Cosby gibi bir babaları olacaktı falan...
Off daha 2 ay öncesine kadar Amerika’ya gidip, her fırsatta seyahat etmenin, bir yandan İspanyolca öğrenirken bir yandan kütüphanede oturup saatlerce makale taramanın, bir sürü yeni ve eski sevgili edinip, bir sürü yeni insan tanımanın hayallerini kurarken, şimdi nasıl oldu da, evlenmenin ve çocuk sahibi olmanın hayalini bile kuramayacak kadar geç kaldığımı düşünür hale geldim ben.
Piç olmuş bir Pazar günün ardından, pms’nin son kalıntıları yazdırıyor bana bunları biliyorum. Aslında her şey çok daha güzel olacak. Çünkü hayatta her şeyin bir zamanı var! Ben bu güne dek kurduğum en büyük hayali gerçekleştireceğim. Her şey yoluna girecek ve evet her şey güzel olacak.
Şimdi sakin olmalıyım sadece. 6 ocakta Ankara’da toplantı var. Orada her şey netleşmiş olacak. ve dönüşte kesin olarak işten ayrılabileceğim. 7'sinde sevgilimle Bolu’da olacağız. Abant’ta tatil yapalım dedik 2-3 gün. Daha doğrusu, fikir benimdi, O da itiraz etmedi. Fikri ortaya attım ama elle tutulur bir plan yapamadım hala. Çünkü bütün oteller yılbaşı için müşteri kapmanın derdindeler. Attığım maillere cevap veren bir Allah’ın kulu yok ortada. Boş bir pazarda hepsini arayıp tek tek tarih ve fiyat bilgisi alabilir, bilet rezervasyonlarını da ona göre yaptırabilirdim halbuki. Neyse bugün geçti...
Bolu’da, abant’ta önereceğiniz bir otel, motel, pansiyon olan varsa söyleyin bari. Zaten kardeşim kendisini terk eden sevgilisi için ağlayıp duruyor yanımda. Çocuğu sakinleştiricem derken benim sinirlerim heba oldu 1 haftadır. Etraftaki herkes ayrılmaları gerektiğini düşünüyor ama bizim oğlan hala, kızı ikna etmek için yerlerde sürünmekte. En sonunda arayacağım kızı, “bi’daha bu çocuğun karşısına çıkma bak, bacaklarını kırarım” diyeceğim o olacak! Benden kötü bir görümce olacağını söylemiştim diğ mi? Benden iyi bir anne çıkacağını da sanmıyorum zaten... Kuralcı, katı, disiplinli, her dakikası planlı, saçma sapan bir ebeveyn olurum muhtemelen. Tabi tüm bu özelliklerime katlanacak kişiyle evlenip, çocuk yapacak zamanım olursa...
Off Off... Başa döndüm diğ mi?
Yarın sabah iş, Salı iş, Çarşamba yılbaşı izni. Alışveriş mi yapacağım, ödev mi yapacağım, teyzemlere mi uğrayacağım... ha bi’de teyzemin nükseden hastalığı var sahi...
Off tamam! Sakin olmalıyım. Sakin olmalıyım. Sakin olmalıyım!
Yeni bir hafta, hatta yeni bir yıl başlayacak. Ve yepyeni bir hayat başlayacak sakin olmalıtım!
Yatayım bari. Koskoca youtube’da da Cosby Ailesi'nin Türkçe dublajlı tek bir sahnesini bulabildim. Vay be....
dibine not: Bolu’da, Abant’ta diyorum, nerede kalınır, ne yenir, ne içilir diyorum?
9 akıllı çıkaramadı:
guzel olacak her sey!!
çok güzel bi yazı yazmışsın hayatımı adeta özetlemişsin seniokurken kendi mi gördümyalzın olamamak güzel....abant çok hoş bi fkir bende düşüneyimhımmama plan yapmadan gitcem kendim keşfetmeliyim oraları
mutlu seneler kovacım..
son 6 aydaki yasadıgımız karmasa hayal kırıklıgı ve kabuslar sona erıyormus :))
mutlu yıllar:)
matias.
mutlu yıllar deli kız.:))) sevgiler.
missi; güzel olacak diye diye güzel günlere geldik hakkaten. bence artık "her şey daha güzel olacak" deme zamanı =))
adsız; teşekkür ederim. yalnız olmadığımızı bilsek bile ancak yalnız başımıza geçebiliyoruz bu günlerden. abant'a gidersen anlat sen de nereleri gezilir görülür diye, zira biz plan değiştirdik ;))
berrin; evet evet mutlu bir 2010 olsun yaşadığımız, inşaalah.
matias; iyi yıllar efenim.
abi; umarım 2010, sağlıkla, huzurla ve başarılarla dolu unutulmaz bir yıl olur hepimiz için. hürmetler =)
joone is back
nerdesin?
joone; =)) oh bea!
Öz; buralardayım yahu, gittiğim yokta kafa dağınıklığı işte onu toplayamamıştım epeydir :)
Yorum Gönder