Pazar, Ocak 27, 2008

şizofRen mavi

Bütün gün elinde telefonla bekleyince telefon çalmıyor. Hiçbir zaman çalmadı, bundan sonra da çalmayacak. Sen ne zaman ki unutacaksın o telefonu ancak o zaman çalacak. Bunu yıllar önce algılamış ve de aylar önce kelimelere dökmüş bir bünye olarak hala böyle davranmanı tamamen pms ye bağlıyorum. Asabiyet, alınganlık neyse de aynı zamanda salaklık yaşatan tek pms’de seninki herhalde yeryüzünde.

Hayır aramayacaksın, üstelik adın kadar iyi biliyorsun aramayacağını, derdin ne o zaman? Niye yine kendi kendine bu gel-gitler. Minik yeşil tuşa basıp basıp kapamalar. Sen arasan “kalk hadi ada’ya gidelim, fotoğraf çekelim, sana bisiklet ısmarlarım bisiklete bineriz biraz” desen ne diyecek? Patlamış balonları şişiremezsin kuzum, hep bir yerlerden hava kaçırır o...

—Ama...

Biliyorum, çok yaklaşmıştın. Böyle hissedebileceğini hiç ummuyordun, tazelendin, ümitlendin, umutlandın. Ama bak yükleme “geçmiş zamanın” hatta “geçmiş zamanın hikâyesi”. Bırak lütfen! Olacağı varsa olur, olacaktır zaten. Yeter ki sen kurma, kurgulama ve hatta çabalama. Bırak duymak istediğinde arasın seni, birlikte vakit geçirmek için ayarlasın saatini. Sen daha bir saat bile beğenip alamadın koluna. Bir saatin bile yokken nasıl kuracaksın zamanı?

Yeniden yaralanacak kadar iyileştin mi sanıyorsun. Biraz daha sakın kendini. Bırak nazlı, kaprisli bilsin. Bırak tanımaya, anlamaya çalışsın, çabalasın biraz.

Hem nedir bu baygın hallerin. Yettin artık. Kendine gel! Tamam, kuyruğu dik tutmak zor. Bunu da yazmak lazım uzun uzun haklısın. Yoruluyorsun. Daha çok yorulacaksın. Ama sen 2 yıl önce de böyleydin. Sana “sen seçtin kızım, kendin kaşındın” diyenlere neler diyordun hatırlasana. Onlar koca dönemde 4 dersi veremezken sen bir günde 5 sınavı geçiyordun. Ne değişti? Yine sen seçtin. Yine zoru seçtin. Bu kez hem zoru hem en dibi seçtin. Süslü bahçelerin gülü olabilecekken yol kenarındaki çalı oldun. Ne dedin kendine? En gür en yeşil çalı olacağım demedin mi?

Niye şimdi bu ilk sıkıştığında istifa mektubu yazmalar. Bu sefer yağma yok. Kredi mi alırsın, tefeciye mi borçlanırsın ne bahane bulursun kendine bilmem. Bu iş bırakılmayacak.

—Ama...

—Hayır, yat uyu artık, yarın dünya kadar işin var.

—Ama saat daha erken.

—İyi biraz kitap oku madem, kapat şu bilgisayarı.

—Ama müzik! mp3 çalarım da kayboldu zaten.

—Seni "ama" demekten men ediyorum! Git n'apcaksan yap şimdi...

2 akıllı çıkaramadı:

Berrin 27 Ocak 2008 23:52  

bende üzüntü ve muz kabugu modunda yazını okudum ve ıyıce basım agrıdı..sen sımdı kıtapmı okuyorsun yoksa hala pc demısın bılmem..bense kafama yorganı cekıp gömülmek ıstıyorum...

mahallenin delisi 29 Ocak 2008 11:22  

berrin; o saatlerde yatağa gömülmüş kitap okuyordum valla...iyi geldi bana ;)

doradoraa [at] gmail [nokta] com

ne güzel demişleR

deli saçması

  © Free Blogger Templates Blogger Theme II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP