keskin laciveRt
Birlikte en az bir gece sabahlamadan ARKADAŞIM,
Onun derdiyle oturup ağlamadan DOSTUM
Bunu dün akşam insanlar “eski kaşardan tost, eski sevgiliden arkadaş, eski kocadan sucuklu yumurta olur mu?” konulu muhabbetlerinin tam ortasında bana dönüp “sen çok sessiz kaldın ne düşünüyorsun bu konuda?” dediklerinde söylemek istedim aslında. Ama daha ilk cümlenin sonunda sesli harflerden mütevellit bir “AaaaOoooo” ünlemi ile tepki vereceklerini bildiğimden gülümseyip, “sizleri dinliyorum dikkatle, oldukça ilginç fikirler var, mesela....” diyerek topu o ilginç fikirlerden birinin sahibine geri attım.
Sonra gece yattım düşündüm. Ölçtüm biçtim tarttım ve yaptığım segmentasyonun %100 doğru olduğuna kanaat getirdim. Sadece ilk cümle için bir istisnam var. Ancak ve ancak hayatında hiç içki içmemiş bir adam değiştirebilir sevgili tanımımı. Eğer bu yaşına kadar bir kez bile içmediyse, amenna. Ama içkiyi bırakmış birisi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Sen benden önce mumlu, şömineli sofralarda eski sevgilinle kadeh kaldırıcan, yılbaşı gecelerinde şampanyalar patlatıcan, parasız zamanlarda sahilde bira şişelerinin dibine vurucan, bana gelince “içkiyi bıraktım.” Yok öyle yağma! Madem benim geçmişimle ilgili merakların var senin, benim de olayım budur. “Bizde böyle bundan sonra”
Sabahlamak mevzuda mühim, geceyi güne teslim etmeden, sabah ezanının huzur veren makamını dinlemeden ve asıl olarak zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmadan, saatlerce ve saatlerce sohbetler edemiyorsak, hele “sessizliği paylaşamıyorsak” biz arkadaş değil de tanıdık, ahbap falan olabiliriz seninle.
Arkadaş dediğin adı üstünde savaşta bile sırtını verebileceğin insandır. Bir de en zor en sıkıntılı zamanlarda yanında olur, dost olur, güç verir, seni ayakta tutmaya çalışır. Ama bir an gelir, sanki dünya durur, bütün çözümler tükenir, kelimeler kifayetsizdir artık. O an işte, o'nun derdi benim derdim olur, oturup ağlarız baş başa. Belki de mutluluktan ağlarız. Uzun zamandır beklediğiniz haberi vermek için arar, '3179' der, 'neeee, yaşasın!' diye bir çığlık atar ve ağlamaya başlarım. Onun mutluluğu benim mutluluğundur o anda. Ötesi berisi, bundan sonra ne olacağı, nasıl çözüm bulunacağı mühim değildir, derdi derdim, mutluluğu mutluluğumdur. Dostumdur.