tükenmez mavi, kuRşun laci
Şimdi ben blogu uçursam. Yani güncemi yırtıp atsam. Adresi de imha etsem. Kimse kullanamasa bir daha. Kaybolur mu hepsi? Unutulur mu 2 yıldır yaşananlar? Silinir mi anılar hafızalardan. Heyecanlar, arkadaşlıklar, kırgınlıklar, kızgınlıklar ve hatta mutluluklar. Ne yaparsam yapayım, tamamen silmek mümkün değil bunların hiç birini. Hiç ama hiç birini... Sanal kodlarını silsem, 69+5 kişinin readerında kayıtlı bunca cümle, baştan sona hem de, ne fena. Tenimdeki izlerini silsem, kapanmamış yaralarım kalır, elim takılır kabuklarına, yırtılır, fena. Ruhumdaki izlerini silsem, düşlerime girer sesinin yankısı, "geldin mi nihayet" diye uyanırım sevinçle, soğuktur oda, daha fena. Zihnimdeki algılarını silsem, her şey tüm çıplaklığıyla kalakalır, ne nefretin anlamı kalır, ne sadakatin, ne kopamayışım anlam bulur, ne de çekip gidişim.
Buradaki her nokta anlamlıydı. Her soru işareti bir cevap bulamasa da, her yanıt yeni bi'şeyler öğretti. Her nefes alışım dünyanın dengesini değiştirdi benim. Ben bu kadar çok abur-cubur yemesem afrika'da ki 3 çocuk büyüyüp mucit olabilirdi mesela. Olamadığına göre silemeyiz bu cümlelerin hiç birini. Bir virüs gelir belki bi'gün. Bir açarım ki uçmuş her şey. Hatırlanması gereken ne vardı diye zorlarım zihnimi:
Bir kaç mektup gelir aklıma belki.
Özrü dilenmemiş bir büyük eşeklik gelir ki, "unut bunu, unut bunu" diye kaparım gözlerimi sımsıkı.
Yeşil gözlü bir adam gelir ki, yeşil miydi gözleri sahiden emin bile olamam.
Erimiş bir kar tanesi gelir, tenime değenin hiç erimeyeceğini bilsem de inanamam gerçekliğine.
Başka başka...
Bir asker uğurlaması, bir de asker dönüşü gelir.
Belki bir-iki hikaye gelir. Belki de üç.
Dünyayı bırakıp gidenler gelir.
Sarhoş bir bar çıkışı çalan melodi gelir.
Başkaa...
Ayakkabı kutusuna atılamamış bir hediye gelir. Bir değil iki, kutuya atılmayacak kadar sonsuz bir hediyedir o gün alınan.
Keskin, sivri cümlelerim gelir.
Bir yalan gelir.
Afferimm bana tespitleri gelir mi acaba?
O gelmese de kızlar gelir.
Budur işte. Hepi topu 15-20 kayıt, geri kalan 300 küsürü bildiğin "hayat." Bir hayat silinip atılır mı hiç? Atılamaz. Atılabilse de tarafımdan yapılamaz. Üzerinde tarih yazan çikolata kağıtları bile dururken defterler arasında, olabilemez...
İş bu sebepten, yine yedekleri alınır yazılmışların. Fotoğraflar kontrol edilir dikkatle. Ipod senkronize edilir kayıtlı tüm notaları saklayabilmek için.
Ve geriye hiç bakılmadan komut verilir.
format c:
Bir de 'slash u' mu vardı sonunda?
Neyse şimdilik unformat hakkımız da saklı kalsın bakalım.
6 akıllı çıkaramadı:
Zaten canım yanmış, üzgün, kızgın ve kırgınım. Dizime yatırır döverim, inan olsun ki...
Şaka güzelim şaka, ben kimim ki, kimin hayatına karışayım! Tercihlere karışmaktan büyük haddini bilmezlik olur mu? İster uçur bloğunu yok ederek her şeyi, istersen ara ver yazmaya, istersen saat başı yeni bir yazı yayımla. Hepsi bâşımın üstüne.
Okur olmak böyle bir şey olmalı.
beynimize ve yüreğimize de o komutları verebilsek...ama o zaman bomboş kalmaz mıyız kalırız ki hiç olmaz o zaman vazgeçtim biz sadece eğer istersek blogları uçuralım sadece. sonra istersek bir başkasını açarız nasılsa beyin ve yürek bizde...
aman ha sen bir yere gitmeyesin bu arada :)))
hem sevdim hem sevmedim.:)
Goddess Artemis; sevgili tanrıçam, senin beni çoooktaaan dövmen lazımdı. şimdiye kadar sağlam bi'dayak yeseydim elinden bu lafları hiç etmezdim belki =)
tarafından okunuyor olmakta bambaşka bir ayrıcalık doğrusu, eksik olma!
beenmaya; yok bi'yere gittiğim zaten, gidesim var da beceremem ben öyle uçurmaları falan.
Abi; hay allah napsak şimdi? =)
ilac cikmis ya hani kotu anilari siliomus. o ilaci almaya cesaret edebilir miydin misal ?
fakeangel; cık! hiç zannetmiyorum. hatta bu cesaretsizliğimi gizlemek için "kötüler silinince iyilerin iyi olduğu anlaşılmaz ki" bile diyebilirim.
Yorum Gönder